Çalışmak ibadettir

 

Çalışmak ibadet midir?

CEVAP

Müminin çalışması ibadettir. Fakat imansızın çalışması ibadet olamaz. Ben namaz kılmam ama  bak çalışıyorum, bu da ibadettir demek yanlıştır. Namaz kılmayanın da çalışması ibadet olmaz.

Kimseye muhtaç olmamak için çalışmak çok kıymetlidir. Peygamber efendimiz, Hz. Muaz ile müsafeha edince buyurdu ki:

- Ya Muaz, ellerin nasırlaşmış.

- Evet ya Resulallah, kazma elimde toprakla meşgul oluyor ve bu sayede çoluk çocuğumun nafakasını kazanıyorum.

Fahr-i kâinat efendimiz, Hz. Muazı öpüp buyurdu ki:

- Bu eli Cehennem yakmaz. (Tibyan)

 

Yine bir gün bir genç, sabah erkenden işine gidiyordu. Eshab-ı kiramdan bazıları, bunu uygun görmediler. Orada bulunan Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Öyle söylemeyiniz! Eğer kimseye muhtaç olmamak, ana babasını ve aile efradını muhtaç etmemek için işine gidiyorsa, her adımı ibadettir. Eğer kazanacağı para ile öğünmek, keyf sürmek niyetinde ise, şeytanla beraberdir.) [Taberani]

 

Görüldüğü gibi bir müslümanın iyi niyetle çalışması ibadettir. Fakat kâfirin ve her haramı işleyen kimsenin çalışması ibadet olmaz. (Namaza ne lüzum var, çalışmak da ibadettir) demek çok yanlıştır. Böyle söyleyen kâfir olur. Namaz kılan, haramlardan kaçan kimsenin iyi niyetle çalışması ibadettir. (K. Saadet)

 

Rızk için çalışmak

Allahü teâlâ, her insanın ve her hayvanın rızkını ezelde takdir etmiş, ayırmıştır. İnsanların ve hayvanların ecelleri ve nefeslerinin sayısı belli olduğu gibi, her insanın rızkı da bellidir. Rızk hiç değişmez. Azalmaz ve çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Kimse kendi rızkını yiyip bitirmeden ölmez. Bu konudaki âyet-i kerimelerden birkaçının meali şöyle:

(Allahü teâlânın rızk vermediği, bir canlı yoktur.) [Hud 6]

(Birçok canlı, rızkını kendi elde edemez. Sizin de, onların da rızkını Allah verir.) [Ankebut 60]

(Rabbin, rızkı dilediğine bol verir, dilediğine daraltır.) [İsra 30]

Allah’ın kimine çok, kimine az rızk verdiğini çok kimse bilmez. (Sebe 36)

Allah’tan korkana ummadığı yerden rızk gelir. (Talak 2,3)

 

Herkesin rızkı ayrılmıştır

İnsan, rızkını aradığı gibi, rızk da, sahibini arar. Çok fakirler vardır ki, zenginlerden daha iyi, daha mutlu yaşar. Allahü teâlâ kendisinden korkanlara, dinine sarılanlara, ummadıkları yerden rızk gönderir. Allahü teâlâ, insanları yaratırken, ömürleri gibi, rızklarını da takdir etmiştir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:

(Allahü teâlâ, müminin rızkını ummadığı yerden verir.) [İ.Hibban]

(Rızk için üzülme, takdir edilen [ezelde ayrılmış olan] rızk seni bulur.) [İsfehani]

 

(Allah’tan korkun, istediğiniz şeylere kavuşmak için, iyi sebeplere yapışın. Kötü sebeplere yanaşmayın! Hiç kimse, takdir edilen rızkına kavuşmadıkça ölmez.) [Hakim]

 

(Eceliniz sizi nasıl takip ederse, rızkınız da öylece takip eder. Rızk için sıkıntı çekerseniz, Allah’ın emrine uygun hareket edin.) [Taberani]

 

(Allah korkusunu sermaye edinen, rızkına ticaretsiz ve sermayesiz kavuşur.) [Taberani]

(Allahü teâlâya tam tevekkül etseydiniz, sabah aç gidip, akşam tok dönen kuşlar gibi rızka kavuşurdunuz.) [Tirmizi]

 

Helal rızka kavuşmak isteyen sebeplerine yapışmalıdır! Para kazanmak, malı arttırır. Fakat, rızkı arttırmaz. Rızk, mukadderdir. Yani ezelde ayrılmıştır. Rızk, maaşa, mala, çalışmaya bağlı değildir. Fakat Allah emrettiği için çalışmak gerekir. Çünkü, Allahü teâlânın işleri, sebepler altında tecelli eder. Âdet-i İlahiye böyledir. Fakat, bazen, sebebe yapışıldığı halde, iş hasıl olmayabilir. Yahut, sebepsiz de, hasıl olabilir. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:

(Rızkının bol olmasını isteyen, sıla-i rahm etsin!) [Buhari]

(Sadaka vermeye devam edenin rızkı artar!) [İbni Mace]

(Cömerdin evine rızk, devenin göğsüne vurulan bıçaktan daha tez gelir.) [İbni Mace]

(İstiğfara devam eden, ummadığı yerden rızıklanır.) [İ.Mace]

(Namaz kılmak rızkın bereketine sebep olur.) [Miftah-ül cenne]

(Hanımı ile [iyi geçinip] şakalaşanın, rızkı artar.) [İ.Lal]

 

Fakirliğe sebep olan şeyler

Bazı şeyler fakirliğe yol açar, rızkın güçlükle gelmesine sebep olur. Mesela tırnağı uzun olanın rızkı meşakkat ile, sıkıntı ile hasıl olur. Bu konudaki hadis-i şeriflerden bazıları şöyle:

(Günah işlemek, rızktan mahrumiyete sebep olur.) [İbni Mace]

(Yalan söylemek rızkı azaltır.) [İsfehani]

(Zina fakirliğe yol açar.) [Beyheki]

(Sabah uykusu rızka manidir.) [Beyheki]

[Rızkların dağılması sabah namazından sonra olur. Manevi rızkların dağılması ise ikindi namazından sonradır. Bu iki vakitte uyumamaya dikkat etmelidir! (El-Envar)]

(Sabah namazını kıldıktan sonra uyumayın, rızkınızı aramaya çalışın!) [Taberani]

(Hak teâlâ rızkları, fecr ile güneşin doğacağı vakitler arasında verir.) [Beyheki]

(Rızka kavuşan çok hamd etsin!) [Hatib]

 

Hamd etmek, Allahü teâlâya şükretmek demektir. Her nimetin Allahü teâlâdan geldiğine inanmak gerekir. Allahü teâlâ, Hz.Musa’ya buyurdu ki:

(Kendine verdiğim nimeti, benden bilip kendinden bilmeyen, nimetlerin şükrünü eda etmiş olur. Rızkını kendi çalışması ile bilip, benden bilmeyen ise, nimetin şükrünü eda etmemiş olur.) [İ.Gazali]

 

Zarardan dönmek gerekir

Zararın neresinden dönülürse kârdır. Rızk endişesiyle, harama el uzatmamalı ve şu hadis-i şeriflerin muhatabı olmamalıdır:

(Bir zaman gelir ki, insanlar, yalnız malın, paranın gelmesini düşünür, helalini ve haramını düşünmezler.) [Buhari]

(Bir zaman gelir, insanın bütün kaygısı midesi olur, şerefi mal, kıblesi kadın, dini para olur. Böyle kimseler, halkın kötüleridir.) [Sülemi]

 

Allahü teâlâ, herkesin rızkını ezelde takdir etmiş, ayırmıştır. Rızk değişmez, azalıp çoğalmaz. Kimse kimsenin rızkını yiyemez. Allahü teâlânın 99 isminden biri Rezzak'tır, her varlığın rızkını vericidir. Allahü teâlâ, (Herkesin rızkı bana aittir) buyuruyor. Rızk için Allahü teâlânın verdiği söze güvenmelidir! Kur'an-ı kerimde buyuruluyor ki:

(Yeryüzündeki her canlının rızkı, Allah’a aittir.) [Hud 6]

 

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Rızk için üzülmeyiniz, ezelde ayrılan rızk sizi bulur.) [İsfehani]

(Rızkı genişleten, daraltan, gönderen yalnız Allahü teâlâdır.) [R.Muhtar]

(Allah’tan kork, rızkını güzel yoldan ara, helali al, haramı terket!) [İbni Mace]

 

(Rızkını gecikmiş sayma! Hiç kimse, rızkına kavuşmadıkça ölmez.) [Hakim]

(Hiç kimse, nasibinden fazla rızka kavuşamaz. Rızkına kavuşup yemedikçe de ölmez. İstemese de rızkı kendisine verilir.) [Hakim]

 

(Allah’a tam tevekkül etseydiniz, sabah aç kalkıp, akşam tok dönen kuşlar gibi sizi de rızıklandırırdı.) [Tirmizi]

(Hak teâlâ, Hz.Adem'e bin çeşit sanat öğretip buyurdu ki: Neslin, bu sanatlardan biri ile rızkını arasın! Sakın dini geçim vasıtası yapmasın!) [Hakim]

 

(Zikrin hayırlısı hafi [gizli] olanı, rızkın hayırlısı ise kâfi olanıdır.) [Beyheki]

(Allahü teâlâ sevdiğine, rızkını kâfi [yetecek kadar] verir.) [Ebuşşeyh]

(Allah’ın verdiği rızka kanaat eden mümin kurtulmuştur.) [Müslim]

 

(Helal kazanmak için sıkıntı çekene, Cennet vacip olur.) [İ.Gazali]

(En güzel rızk, helale, harama dikkat edilerek kazanılandır.) [Nesai]

 

Peygamber efendimiz, (Eğer Allah korkusunu kendinize sermaye edinirseniz, rızkınız, ticaretsiz ve sermayesiz gelir) buyurup şu mealdeki âyeti okudu:

(Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve rızkını ummadığı yerden gönderir.) [Taberani-Talak 2,3]

 

Allahü teâlâ emrettiği için çalışan, rızkını helal yoldan arayan, ezeldeki rızkına kavuşur. Rızkı da bereketli olur. Bu çalışmaları için de sevap kazanır. Eğer, rızkını haram yoldan ararsa, yine ezelde ayrılmış olan rızka kavuşur. Fakat, bu rızk ona hayırsız, bereketsiz olur, kazandığı günahlar da, onu felaketlere sürükler.

Hz.Hızır'ın tamir ettiği binanın altındaki altın levhada şunlar yazılı idi:

(Ölüm hak iken gülüp eğlenen, kadere inandığı halde üzülen, rızka Allahü teâlâ kefil iken zahmetlere giren, Kıyamette sorgu-sual varken gaflete dalan, fâniliğini bildiği dünyaya bel bağlayan kimseye nasıl hayret edilmez?)

 

Dünya için çalışmak

Bir hadis-i şerifte, "Dünyaya, burada kalacağınız kadar, ahirete de, orada kalacağınız kadar çalışınız!" buyuruluyor. Ne kadar büyük olursa olsun, bir sayının sonsuzun yanındaki değeri sıfır kabul edildiğine göre, dünya için hiç çalışmamak gerekmez mi?

CEVAP

Dinimiz, dünyaya da, ahirete de çalışmayı emretmektedir. Kur'an-ı kerimde mealen (Dünyadan da nasibini unutma!) buyuruluyor. [Kasas 77]

 

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Dünyanızı ıslaha, düzeltmeye çalışınız! Yarın ölecekmiş gibi de ahiret için amel ediniz!) [Deylemi]

(Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışınız!) [İbni Asakir]

 

(Sizin hayırlınız, ahireti için dünyasını, dünyası için ahiretini terk etmeyen ve insanlara yük olmayandır.) [Deylemi]

(Dünya malından ayrılınca üzülmek, buna kavuşunca sevinmek ve azgınlık yapmak, insanı Cehenneme götürür.) [Tirmizi]

 

(Dünyayı seven, ahiretine zarar verir. Ahireti seven, dünyasına zarar verir. O halde, devamlı olanı, geçici olana tercih etmelidir.) [Beyheki]

(İlim, Allah rızası için değil, dünya menfaati için öğrenildiği ve ibadetler, dünya menfaatlerine alet edildiği zaman fitneler zuhur edecektir.) [A.Rezzak]

 

Kur'an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki:

(Mal ve evlat dünya hayatının süsüdür. Baki olan, salih ameller, Rabbinin katında, mal ve evlatlardan ve dünyalıklardan iyidir.) [Kehf 46]

 

İmam-ı Maverdi hazretleri buyuruyor ki:

Dünya çalışma yeridir. Hadis-i şerifte, (Dünya ne güzel binektir. Ona binin ki, sizi ahirete kavuştursun!) buyuruluyor. Dünya mutlak manada kötü değildir. Ahiret azığını hazırlayanlar için servet yurdudur. İbrahim aleyhisselam, (Ya Rabbi ne zamana kadar daha dünyayı takip edeceğim) dediği zaman Allahü teâlâ buyurdu ki:

(Ya İbrahim, böyle konuşma! Çoluk çocuğunun nafakası için çalışmak dünya talebi değil ki ondan şikayet edilsin!) [Edeb-üd-dünya]

 

Dünya bir alet, bir vasıtadır. Bu vasıtayı iyi yolda kullanan kazanır, kötü yolda kullanan kaybeder. Mesela size yeni, güzel bir araba veriyorlar. (Bu araba ile, şu kadar zamanda şu karşıdaki köprüyü geçerseniz, kurtuluşa ereceksiniz) deniyor. Siz de, arabaya bakıp (Ne kadar da güzelmiş) diyerek onu sevmekle meşgul olur, verilen zaman içinde karşıya geçmezseniz, düşman gelir, sizi kıskıvrak yakalar, köprüyü geçemezsiniz. Bu vasıta, yolcuları sahile çıkaran bir gemi de olabilir. Bu vasıtaya zamanında binip gitmeyen kurtulamaz. Dinimiz bu vasıtayı, kötülememiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Dünya, ahiretin tarlasıdır.) [Deylemi]

(Dünya, ahiretin köprüsüdür.) [Deylemi]

 

(Allah rızasını kazanmak, ahiret azığını temin etmek için, dünya ne güzel yerdir. Allah rızasını kazanmayan, ahiret azığını temin etmeyen için de, dünya ne kötü yerdir. Bir kimse, "Allah dünyayı rezil etsin!" derse, dünya da ona, "Hangimiz Rabbimize asi oluyorsa, Allah onu rezil etsin!" der.) [Hakim, İbni Lal]

 

(Dünyaya sövmeyin; çünkü mümin için ne güzel bir binektir. Hayra onunla erişilir, şerden onunla kurtulunur.) [Deylemi, İbni Neccar]

 

Dinimiz, bu bineğin sevgisini kötülemiştir. Yani "Binek ne güzelmiş" diyerek, onunla meşgul olup hedefe varmamak kötülenmiştir. Nitekim, hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Dünya sevgisi bütün günahların başıdır.) [Beyheki, İbni Ebiddünya]

 

Demek ki, bineği sevmekle meşgul olmayıp, binip bir an önce saadet diyarına gitmeye çalışmalıdır!

Bizi maksadımıza ulaştıran bineğin iyi, sağlam olması istenir. Onun için Allah’ın bize verdiği akıl, sağlık, mal gibi nimetleri yerinde kullanmalıdır! Cenab-ı Hak, dünya saadetini de istememizi emrediyor. (Ey Rabbimiz, bize dünyada da ahirette de iyilik, güzellik ver!) diye dua etmemizi istiyor. (Bekara 201)

 

Haksız kazanç

Muhammed aleyhisselam peygamber olarak gönderilince, şeytanlar İblisin başında toplanıp üzüntülerini bildirdiler. Bunun üzerine İblis onlara, (Bunlar dünyayı sever mi) dedi. Onlar, evet deyince, (Öyleyse üzülecek bir şey yok. Onlara haksız kazanç sağlatırım. Lüzumsuz masraf yaptırır, lüzumlu yere de harcatmam. Zaten her kötülük bu üç şeyden meydana gelir) dedi.

 

Dünyalık için ne kadar üzülürsen o nispette ahiret sevgisi kalbden çıkar. Ahiret için ne kadar üzülürsen, o nispette dünya sıkıntısı kalbden çıkar. Dünyada herkes misafirdir. Yanındaki şeyler emanettir. Misafirin gitmekten, emanetin ise geri alınmaktan başka çaresi yoktur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Dünya mümine zindan, kâfire Cennettir.) [Müslim]

 

Mümine dünyanın zindan olması, Cennete nispetledir. Cennette Müminler, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, akla ve hayale gelmeyen büyük nimetlere kavuşacaklardır. Hiçbir sıkıntı görmeyeceklerdir. Cennetin sonsuz nimetleri karşısında dünya hayatı, müminler için bir zindan, bir Cehennem azabı gibi gelecektir. Kâfirler için Cehennem azabı o kadar şiddetli olacaktır ki, dünyadaki en şiddetli işkence bile onlar için çok hafiftir.

 

Çok kazanmak için çok çalışmak

Çok kazanmak için çok çalışmak dine aykırı mıdır?

CEVAP

Kendinin ve çoluk çocuğunun nafakasını kazanacak ve borçlarını ödeyecek kadar çalışıp kazanmak farzdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Çalışıp kazanmak farzdır.) [Taberani]

 

Çoluk çocuğunun bir yıllık nafakasını toplayacak kadar çalışmak mubahtır. Müslümanlara yardım için, cihad etmek için fazla çalışıp kazanmak müstehaptır, iyidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır.) [Kudai]

 

Gösteriş için, övünmek için kazanmak tahrimen mekruhtur. Çalışmak rızkı artırmaz. Çalışmak takdir edilen rızka kavuşturmaya vesiledir. Rızkı veren Allahü teâlâdır. Çalışmak sebebe yapışmaktır. Sebeplere yapışmak sünnettir. (El-İhtiyar)

 

Ahiret sevabı için, (çok kazanmak için, çok kazanmak gerekir) sözü elbette pek hoştur.

Kur'an-ı kerimde mal için hayır adı verilmiş ve mal övülmüştür. Hadis-i şerifte de buyuruluyor ki:

(Bir zaman gelir ki, kişi dinini ve dünyasını ancak para ile ayakta tutabilir.) [Taberani]

Dinimiz, parayı değil, paranın sevgisini kötülemiştir.

İbrahim aleyhisselam, peygamber olup puta tapmaktan çok uzak olduğu halde, (Ya Rabbi, beni ve çocuklarımı puta tapmaktan koru!) diye dua etmiştir. Puttan maksat para sevgisidir.

Demek ki, parayı sevmek, puta tapmaya benzetilmiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Paraya tapan helak olur.) [Tirmizi]

(Altın ve gümüşün [paranın] kuluna lanet olsun!) [Tirmizi]

(Paraya gönül vermek, sizden öncekileri mahvettiği gibi sizi de mahvedebilir.) [Taberani]

(Bir zaman gelir ki, kaygısı mide, şerefi mal, kıblesi kadın, dini para olan kimseler çıkar. Bunlar halkın şerlileridir.) [Sülemi]

Hadis-i kudside de buyuruldu ki:

(Hak teâlâ buyurdu ki, "Ey dünya, bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet eden de senin hizmetçin olsun.") [Ebu Nuaym]

 

Dünya kötü mü?

Dinimizde dünya ne demektir?

CEVAP            

Dünya, haram ve mekruhlardır. Dünya, mal, servet, dünyalık, rızk gibi manalara da gelir.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:

Dünya, seni Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeyler, demektir. Kadın, çocuk, mal, rütbe, mevki düşüncesi Allahü teâlâyı unutturacak kadar aşırı olursa, dünya olur. Çalgılar, oyunlar, faydasız, boş şeylerle vakit geçirmek (Kumar, kötü arkadaş, kötü filimler, mecmua ve romanlar) hep bunun için dünya demektir. Din ile dünyayı birlikte kazanmak imkansızdır. Ahireti kazanmak isteyenin dünyadan vazgeçmesi gerekir.

 

Bu zamanda dünyayı tamamen terk etmek kolay değildir. Hiç olmazsa hükmen terk etmek yani terk etmiş sayılmak gerekir. Bu da her işte İslamiyet’e uymak demektir. Yiyecekte, içecekte, giyecekte ve ev kurmakta İslamiyet’e uymak gerekir.

 

Dünya ahiretin kazanç yeridir. Kazanç yeri kötülenmez. Haram kazanç kötülenir. Dünyayı kötüleyen hadis-i şeriflere bu açıdan bakmak gerekir.

Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki.

(Dünya sevgisi bütün hataların başıdır.) [Hakim]

(Dünya melundur. Yalnız Allah için olanlar müstesnadır.) [İbni Mace]

 

(Dünya peşinde koşan, açgözlü olur, hep yokluk içinde kıvranır, işleri zorlaşır, nasibinden de fazla bir şeye kavuşamaz. Ahiret için çalışanın da, işleri kolaylaşır, gönlü zenginleşir, yüz çevirdiği dünyalık da kendisine teveccüh eder.) [Tirmizi]

 

(Emeli hep dünya olanın, Hak indinde değeri yoktur. Bunun meşgalesi tükenmez, fakirlikten kurtulamaz, zenginliğe kavuşamaz, sonu gelmeyen boş kuruntularla oyalanır.) [Taberani]

 

(Ateşin odunu yediği gibi, dünya sevgisi de imanınızı yer.) [İ.Gazali]

(Kalbinizi, dünyadan bahsederek meşgul etmeyin!) [Beyheki]

(Dünyanın yükselttiği her şeyi Allah alçaltır.) [Buhari]

 

(Allahü teâlâ, bir kimseye ahireti kazanması için dünyayı verir, ama dünya için ahireti vermek istemez.) [Deylemi]

 

(Allahü teâlâ, dünyanın akıbetini, yenilen yemeğin akıbetine benzetmiştir.) [Taberani]

(Dünyadan yüz çevir ki, Allah seni sevsin! Halkın eline bakma ki seni sevsinler.) [İbni Mace]

 

(Dünyayı ahirete tercih eden, üç şeye maruz kalır. Sıkıntısı hiç eksilmez, yokluktan kurtulmaz ve doymak bilmeyen bir hırsa kapılır ki, hiç bir zaman boş vakit bulamaz.) [Taberani]

 

(Cenneti isteyen hayra koşar, Cehennemden korkan, haramlardan kaçar. Ölümü bekleyen dünya lezzetlerini terk eder. Dünyaya meyledene musibetler yağar.) [İbni Hibban]

 

(Allahü teâlâ bir kuluna hayır murat edince, onu dünyadan uzaklaştırır, ahirete teşvik eder ve kusurlarını kendine gösterir.) [Deylemi]

(Tahsilsiz ilme, rehbersiz hidayete kavuşmak isteyen, dünyadan yüz çevirsin!) [İ.Gazali]

 

Zenginlik ve saltanat

Mal ve makam sahibi olmak başka, mal ve makam sevgisi başkadır. Dünya ve ahiret saadetine kavuşmak ve insanlara hizmet edebilmek için mal ve makam sahibi olmak çok iyidir. Bütün dünya bir kimsenin olsa, mala mağrur olmadan dine uygun harcasa, çok büyük sevap kazanır. Süleyman aleyhisselam, büyük bir zenginlik ve saltanat içinde yüzdüğü halde, Cenab-ı Hak, Kur'an-ı kerimde, (O ne iyi kuldur) diye övmektedir. (Sad 30)

 

Peygamber efendimizden sonra insanların en üstünü olan Hz. İbrahimin ovaları dolduran davarları yanında yalnız yarım milyon sığırı vardı. Mal ve makamı kötüye kullanmak zararlıdır.

İnsanı iyilik etmekten alıkoyan her şey dünyadır. Kur'an-ı kerimde, Cennetin, makam hırsıyla büyüklük taslamayan kimselere verileceği bildirilmektedir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

("La ilahe illallah" diyen, dünyayı dinden üstün tutmadıkça, Allah’ın gazabından ve azabından kurtulur. Dini bırakıp dünyaya [haramlara] sarılırsa, Allahü teâlâ, ona; "Yalan söylüyorsun" buyurur.) [Hakim]

(Dünya işi için üzülen Allah’a karşı öfkelenmiş olur.) [Taberani]

(Din işlerinde kendinden üstün olanı görüp ona uyan, dünya işlerinde ise kendinden aşağısına bakıp Allah’a hamd eden şükretmiş olur.) [T.Gafilin]

(Dünya ahiretin tarlasıdır.) [Deylemi]

 

Çalışmadan rızk beklemeyin

Fakirlikten kurtuluş için dua var mıdır?

CEVAP

Dinimiz çalışarak kazanmayı emretmektedir. Hz.Ömer, (Çalışın, kazanın! Çalışmadan rızk beklemeyin! Allahü teâlâ gökten para yağdırmaz) buyurdu. Hz.Lokman Hakim de, (Çalış, kazan! Çalışmayıp muhtaç olanın dini ve aklı noksandır) buyurdu. Rızk için endişe etmemelidir! Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Her canlının rızkı Allah’a aittir.) [Hud 6]

(Şeytan, sizi fakirlikle korkutup, fahşaya sürükler [cimriliğe, her türlü kötülüğe teşvik eder.]) [Bekara 268]

(Yeryüzüne dağılın, Allah’ın fazlından rızkınızı arayın!) [Cuma 10]

 

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Rızk için üzülme, takdir edilen rızk seni bulur.) [İsfehani]

(En güzel rızk, helale, harama dikkat edilerek alın teri ile kazanılandır.) [Nesai]

(Çalışıp kazanmak her müslümana farzdır.) [Taberani]

(İbadet on kısımdır, dokuzu çalışıp helal kazanmaktır.) [Deylemi]

 

(Kimseye muhtaç olmamak ve ana-baba, çoluk-çocuğunu da muhtaç etmemek için işe gidenin her adımı ibadettir.) [Taberani]

(Allahü teâlâ sanat sahibi mümini sever.) [Taberani]

 

(Çalışmayıp kendini sadaka isteyecek hâle düşüren 70 şeye muhtaç olur.) [Tirmizi]

(Geçimini helalinden kazanmak, Allah yolundaki cihad gibidir.) [Deylemi]

(Cihad, sadece kılıç sallamak değildir. Ana-babaya, evlada bakmak, kimseye muhtaç olmamak için çalışmak da cihaddır. Çalışıp kimseye yük olmayan mücahiddir.) [İ.Asakir]

 

Çalışmak farzdır

Nafakasını kazanacak ve borçlarını ödeyecek kadar çalışıp kazanmak farzdır. Cafer Huldi hazretleri, (Büyüklerimiz, kendi için değil, din kardeşlerine yardım için, çalışıp kazanmıştır) buyuruyor. Müslümanlara yardım için, cihad etmek için fazla çalışıp kazanmak müstehaptır, iyidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır.) [Kudai]

 

Şu duayı okuyan fakirlikten kurtulur demek, o dua kabul olmuşsa, ona bir çalışma kapısı açılır veya ummadığı yerden rızka kavuşur demektir. Hastalığı için dua eden de şifaya sebep olan ilaca veya başka bir sebeple sıhhate kavuşur. Çalışmak rızkı artırmaz. Rızkı veren Allahü teâlâdır. Çalışmak sebebe yapışmaktır. Sebeplere yapışmak sünnettir. (El-İhtiyar)

 

İhtiyaçtan kurtulmak, bereketli rızka kavuşmak için sebeplere yapışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Ömrüm uzun, rızkım bol olsun diyen, akrabasını ziyaret etsin, görüp gözetsin!) [İ. Ahmed]

(Sabah uykusu rızka manidir.) [Beyheki]

(İhtiyaçlarını insanlara açan, ihtiyaçtan kurtulamaz. Allahü teâlâya arz eden ise, ihtiyaçtan kurtulur.) [Hakim]

(Allah korkusunu sermaye edinen, rızka ticaretsiz ve sermayesiz kavuşur. Kur'an-ı kerimde, "Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve rızkını ummadığı yerden gönderir" buyuruldu.) [Talak 2, 3 - Taberani]

(Rızka kavuşan çok hamd etsin! Rızkı azalırsa istiğfar etsin!) [Hatib]

[Hamd, "Elhamdülillah", İstiğfar, "Estağfirullah" demektir. İstiğfar etmek, günahların affına sebep olan iyilikleri yapmaktır.]

(Eve girerken "İhlas" suresini okuyan, fakirlik görmez.) [T.Kurtubi]

(Sıkıntıya düşen veya borçlanan, bin kere "La havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim" derse, Allahü teâlâ işini kolaylaştırır.) [Şir’a]

(Her gün yüz defa "La havle ve la kuvvete illa billah" diyen fakirlik görmez)

[Duaların kabul olması için Ehl-i sünnet itikadında olmak, Allahü teâlânın emirlerini yapıp yasaklarından kaçmak gerekir.]

Anasayfaya dön Konulara dön
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri