Müslümanla
alay etmek
Müslümanlarla
alay edenlere karşı tavrımız nasıl olmalıdır?
CE VAP
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Hindistan’daki İslam düşmanlarının azgınlarını görüyoruz.
Müslümanlarla alay ediyorlar. Müslümanları kötülüyorlar. Ellerine fırsat
geçerse, güçleri yeterse, Müslümanlara her işkenceyi yaparlar. Hatta
hepsini öldürürler. Yahut onları dinden, imandan ayırırlar. İslam terbiyesini,
ahlakını, hayasını, şerefini yok ederler. O halde, Müslümanların bu
azgın kâfirlere uymamaları, bunlardan sakınmaları, bunlara aldanmamaları,
bunun için Allahü teâlâdan haya etmeleri lazımdır. (Haya
imandandır) buyuruldu. Müslüman olanın böyle çirkin işlerden sıkılması
lazımdır. İslam düşmanlarını, Allah’ın emirleri ile alay edenleri, helale,
harama aldırış etmeyenleri zararlı bilmelidir. Bunları aşağı tutmalıdır.
Bunlara yardımı dokunan her hareketten sakınmalıdır.
Bir kimsenin Müslüman olmasına alamet, İslam düşmanlarını
tanıması, onlara aldanmaması, sözlerini dinlememesidir. Allahü teâlâ
Kur'an-ı kerimde, Tevbe suresi 28. âyetinde kâfirlere Necs yani pis dedi. 95. âyetinde de Rics buyurdu. Rics de pis demektir. Bunun
için, Müslümanların kendileri ile alay eden kâfirleri pis ve zararlı
bilmeleri lazımdır. Böyle bilince, onlarla arkadaşlık yapmazlar, onları
sevmezler, onlardan sakınırlar. Onlarla birlikte bulunmaktan nefret
ederler. Böyle kâfirlerle meşveret etmek, işleri onlara danışıp onların
sözü ile hareket etmek, bu din düşmanlarına kıymet vermek olur. Hem
de, onları çok yükseltmek olur.
Onlardan yardım, şifa beklemek ve hele onlar vasıtası
ile dua ve ibadet etmek boşuna uğraşmaktır. Mümin suresinin 50. âyetinde
ve Rad suresinin 14. âyetinde mealen, (Kâfirlerin
duaları ancak dalalettir) buyuruldu. Yani, İslam düşmanlarının duaları
kabul olmaz, hiç fayda vermez. Kâfirler, papazlar vasıtası ile yapılan
duaları Allahü teâlâ hiçbir zaman kabul etmez. Böyle duaların Müslümanlara
faydası olmaz. Yalnız bu suretle o dinsizlere bir kıymet verilmiş olur.
Onlar, dua ederken, putlarını, Allah’ın düşmanlarını araya korlar. Onlardan
dua beklemenin kötülüğünün çirkinliğinin nereye kadar uzandığını, Müslümanlığın
temelinden yıkılıp, kokusunun bile kalmayacağını buradan anlamalıdır.
Büyüklerden biri buyuruyor ki:
(Sizden
biriniz divane olmadıkça, tam Müslüman olamazsınız). Burada (Divane
olmak), İslamiyet’i yaymak için çalışmak, çabalamak ve bu arada kendi
faydasını ve zararını hatırına bile getirmemek demektir. Müslümanlığa
dokunmasın da, her ne olursa olsun, olmayan da olmasın! Yeter ki, Müslümanlığa
bir zarar olmasın! Müslümanlık demek, Allahü teâlânın ve Onun Peygamberinin
razı olduğu, beğendiği şeyler demektir. Allahü teâlânın razı olduğu
şeyden daha kıymetli ne olabilir?) (c1, m.163)
Küfrü gerektiren sözler
Muteber kitaplarda buyuruluyor ki:
Küfre sebep olan bir sözü, tehdit edilmeden söyleyenin
imanı gider. Çünkü her müslümanın bilmesi gereken şeyleri öğrenmesi
farzdır. Bilmemesi özür olmaz, büyük günahtır. Küfre girenin önceki
ibadetleri yok olur. Tevbe ederse, geri gelmez. Tevbe için yalnız kelime-i
şehadet söylemek kâfi değildir, küfre sebep olan şeyden de tevbe etmesi
gerekir. (Berika, Hadika)
Burhaneddin-i Mergınani hazretleri, (Kur'an-ı kerimi
teganni ile okuyan hafıza, ne güzel okudun diyenin imanı gider. Tecdid-i
iman ve tecdid-i nikah gerekir) buyurdu. (Dürr-ül-münteka)
Ebu Nasr-ı Debbusi hazretleri, Kadi Zahireddin-i Harezmi
hazretlerinden naklen buyuruyor ki:
(Bir şarkıcı dinleyen veya herhangi bir haram işi gören
kimse, haram olduğuna inanarak veya inanmayarak, buna, ne güzel dese,
o anda imanı gider. (Müjdeci Mek. 266)
Kâfirlerin ibadet olarak yaptıkları ve kâfirlik alameti
olan ve İslamiyet’i inkâr etmek ve inanmamak alameti olan ve tahkir
etmemiz vacip olan şeyleri yapan ve kullanan kâfir olur. Bunlardan meşhur
olanlarını bilmeyerek veya şaka olarak veya herkesi güldürmek için yapan
da, kâfir olur. (Birgivi vasıyyetnamesi)
Zaruri olan ve tevatür ile bildirilmiş olan din bilgilerine
inanmayan kâfir olur. İnanmamayı gösteren her söz, ister şaka olarak,
isterse gönülden olmayarak olsun küfür olur. (Milel-nihal)
Küfre sebep olan bir işi yapmak küfür olur. Mesela beline,
zünnar denilen papaz kuşağını bağlamak ve küfre mahsus şey giymek de
böyledir. Bunları mizah için, başkalarını güldürmek içi, şaka için kullanmak
da küfre sebep olur. İtikadının doğru olması fayda vermez. (Berika)
Miftah-ül-cenne’de diyor
ki
Filan müslüman benim gözümde yahudi gibidir demek küfürdür.
Ahirette olacak şeylerle alay etmek küfürdür. Kabirdeki ve kıyametteki
azaplara akla, fenne uygun değildir diyerek inanmamak, faiz helal olsaydı
demek, İslam bilgilerini ve din âlimlerini aşağılamak da, küfürdür.
Akıllı, bilgili, edebiyatçı olduğunu göstermek için
veya yanındakileri güldürmek, sevindirmek veya alay etmek için söylenen
sözlerde küfre düşmekten çok korkmalıdır. Bir kimse, küçük günah işlese,
buna tevbe et denildiğinde, (tevbe edecek bir şey yapmadım ki..) dese,
kâfir olur.
(Filan şey, filan kimsede yoktur, varsa kâfir olayım)
diye, yemin eylese, o şey, o kimsede olsun veya olmasın, o kimse, kâfir
olayım dediği için küfre girmiştir. Kâfirlerin ibadetleri, İslamiyet’e
uymayan işleri güzeldir demek de küfürdür.
Bir kadın, beline bir kara ip bağlasa, (bu nedir) deseler,
(zünnardır) dese, kâfir olur. Nasrani olmak, yahudi olmaktan, [amerikan
kâfiri olmak, komünist olmaktan] hayırlıdır demek küfürdür.
İlim meclisinde ne işim var veya din adamlarının sözü
neye yarar demek küfür olur. Biri diğerine, gel fıkıh kitabını okuyalım
dese, o da, (Ben ilmi ne yapayım) dese, ilmi hafife aldığı için kâfir
olur. (Miftah-ül-cenne)
Şakası da ciddidir
Yukarıdaki yazıda, muteber kitaplardan naklederek, hangi
sözlerin insanı kâfir edeceğini, şaka ile de söylese yine mürted olacağını
bildirdik. Peygamber efendimizin, (Ciddisi de, şakası da ciddidir) buyurduğu hususlar vardır. Bunlardan
birkaçı şunlardır:
Bir kimse, şakadan veya rol gereği, iki şahit yanında
evlense, gerçekten evlenmiş olur. Yine bir kimse, şaka ile, alay olsun
diye veya hanımını korkutmak niyetiyle (seni boşadım) dese, hanımı gerçekten
boş olur.
Bir kimse, kölesine (seni azat ettim) dese, gerçekten
kölesi azat edilmiş olur. Sözünden vazgeçemez. Bir kimse, bir gün oruç
nezretmek isteyip de yanlışlıkla bir ay dese, bir ay oruç tutması gerekir.
Dinimizin emri budur. (Dürer, Redd-ül Muhtar)
Tehdit edilmeden, bir zaruret yok iken, şaka ile, alay
ile kâfir olayım demek, dini bilgilere hurafe ve inanmıyorum demek,
günah işletenlere helal olsun demek küfürdür. Böyle söyleyen müslüman
ise mürted olur. Mürted olanın bütün ibadetlerinin sevapları yok olur.
Birkaç kişiyi güldürmek için ibadetleri yok etmek akıllı kimseye yakışır
mı?
Küfre düşürücü ifade kullananın imanı gider de haberi
olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Öyle bir
zaman gelir ki, kişinin imanı gider de haberi olmaz. Halbuki ondan,
gömleğin çıktığı gibi, iman çıkmış olur.) [Deylemi]
(Ameller
niyete göredir) hadis-i şerifi, taatlara ve mubahlara niyete göre sevap
verileceğini bildirmektedir. Günahlar, niyetsiz veya iyi niyetle de
işlenirse, günah olmaktan çıkmaz. Mesela, (Mümini
sevindireni Allahü teâlâ sevindirir) hadis-i şerifine uyabilmek
için, bir mümini sevindirmek niyetiyle içki masasına oturmak sevap olmaz,
günah olur.
Gülerek küfre düşmek
Bazı cahiller, şaka ile (Ben hocaların bulunduğu Cennete
değil, artistlerin, dansözlerin şarkı çalıp oynadığı Cehenneme gitmeyi
isterim) diyerek gülüyorlar. Böyle söyleyenlere gülen de kâfir olur
mu?
CEVAP
Cehennem gülüp oynama yeri değil, şiddetli azap çekme
yeridir. Dinin bir emrini böyle alaya almak küfrü gerektirir. İsteyerek
buna gülen de küfre girer. Yani kâfir olur. İradesi dışında gülerse
küfür olmaz. Din ile alay edenler, gülerek günah işleyenler cezalarını
elbette ahirette görürler. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Gülerek
günah işleyen, ağlayarak Cehenneme gider.) [Ebu Nuaym]
İnanmayanların alay ettikleri gibi, Cehennem gülüp oynama
yeri değil, zalimlerin, hainlerin şiddetli azap görecekleri bir ceza
yeridir. Cehennem o kadar korkunç bir yerdir ki günahsız olan melekler
bile, onun dehşetinden korkarlar. Peygamber efendimiz, Cebrail aleyhisselamı
çok üzgün görünce sebebini sorar. O da, (Cehennemin
öyle kızgın bir alevini gördüm ki, onun tesirinden hâlâ kendime gelemedim)
diye cevap verir. (Taberani)
Meleklerle alay etmek
Peygamber efendimizin, Allahü teâlâdan getirip bildirdiği
şeylerin hepsine kalb ile inanıp, dil ile de söylemeye İman denir. Allahü
teâlâ, kendisine inanmaktan başka, ahirete [yani, ölüme, dirilmeye,
Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana], meleklere, [Allahü teâlânın gönderdiği]
kitaplara, peygamberlere inanmak gerektiğini bildirmiştir. (Bekara 177)
Resulullah
efendimiz de imanı şöyle tarif etmiştir:
(İman, Allah’a,
meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahirete, ölüme, dirilmeye, Cennete,
Cehenneme, hesaba, mizana, kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna
inanmaktır.) [Nesai]
Bildirilenlerden birini inkâr etmek, hepsine inanmamak
olur. Bunun için İslamiyet’in emir ve yasaklarından birini hafif görmek,
Kur’an-ı kerim ile, melek ile, peygamber ile alay etmek küfürdür.
Melekler, latif, nurani ve akıllı olup, insanlardaki
kötülükler, meleklerde yoktur. Allahü teâlânın emirlerine itaat ederler.
Asla günah işlemezler. Erkeklik ve dişilik yoktur.
Cehennem meleklerine Zebani denir. Bunlar, Cehennemde
emredilen vazifelerini yapar. Denizin balığa zararlı olmaması gibi,
Cehennem ateşi de bunlara zarar vermez.
Meleklerin en üstünü Cebrail aleyhisselamdır. Vazifesi,
peygamberlere vahiy getirmek, emir ve yasakları bildirmektir. Cebrail
aleyhisselamın günah işleyeceğini veya yanlış bir iş yapacağını sanmak
çok tehlikelidir. Çünkü Allahü teâlâ buyurdu ki:
(Ey Resulüm
de ki; “Cebrail’e düşman olan, Allah’a düşmandır.” Çünkü o, Kur’an-ı
kerimi, Allah’ın izniyle, kendinden önce gelen kitapları doğrulayıcı,
bir hidayet rehberi ve müminler için müjdeci olarak senin kalbine indirmiştir.)
[Bekara 97]
Sapık
bir doktor, ölmekte olan bir bayan hastaya, (Azrail, bir prenstir, prensten
daha yakışıklıdır) Ölmekte olan erkek hastaya da, (Azrail bir prenses
gibidir) diyerek güya teselli vermektedir. Burada birkaç hata vardır.
Birincisi meleklerde erkeklik dişilik yoktur. Onu prens veya prensese
benzetmek çok yanlıştır. Şehzade veya sultana benzetse de hata olurdu
ama, yabancılara benzetmesi de, kültürümüze yabancı olduğunu göstermektedir.
Güya bayan hasta, ölmeden önce Azrail aleyhisselamı
görüyor, doktora, (Dediğinden de daha yakışıklı bir prensmiş) diyor.
Ölmeden önce Azrail aleyhisselamı nasıl görmüş ki?
Bayan hasta, ömründe hiç namaz kılmazken, ölürken iki
rekat bir nafile namaz kılıyor. Nursuz doktor, (Bu bir mucizedir) diyor.
Mucize peygamberlerde görülen bir harikadır. Bayanın mucizesi demek,
bayana peygamber demek olur ki çok tehlikelidir.
Güya müslüman geçinen bu doktorun yaptığı rezaletler
bununla da bitmiyor. Ölmekte olan bayan hastasına, kelime-i şehadet
zor gelir düşüncesiyle, (Sadece, Muhammed demen yeterlidir) diyor.
Müslüman geçinenler böyle yaparsa dinsizler ne yapmaz
ki? Bir ateist de, (Dansözler,
hayat kadınları Cehenneme gidecekmiş. (Demek ki, Cehenneme gitmek, Cehennemde
zebani olmak ne kadar iyidir) diyor. Kimi de, "Azrail gibi adam
" veya "Zebani gibi bir zalim" diyorlar. Meleklere hakaret
eden Müslüman kâfir olur. Müslüman olmayanların böyle söylemelerinin
önemi yoktur. Mesela bir zındık, "Azrail gibi cani, işkenceci bir
zebani" tabirlerini kullanıyor. Zındık zaten kâfirdir, vazifeli
olan bu iki meleğe hakaret etmekle sadece küfrünü kusmuş oluyor. Zındığın
söylediği bu sözleri, bir Müslüman şaka yollu da söylese kâfir olur.
(Çocuğunuzu terbiye etmezseniz, anarşist olur, Azrail ve zebani olur)
demek de, anarşistle melekleri aynı kefeye koymak olur. Bu ise küfürdür.
Bütün melekler günahsızdır, cani, işkenceci değildir. Allahü teâlânın
emrini yerine getirirler. (Feraid-ül-fevaid)
Kimi din ile, Allah ile alay ediyor. Çirkin iftiralar
yapıyor. Böyle bir kimse tevbe ederse affolur mu?
CEVAP
Elbette en azılı kâfir pişman olur, sıdk ile ihlas ile
Kelime-i şehadet getirirse tertemiz müslüman olur. Bütün günahları affolur.
Din ile alay etmeye devam edenin ise, yaptığı yanına kalmaz. Kur'an-ı
kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah’a
karşı yalan uyduranların yüzleri, kıyamette simsiyah olacaktır.)
[Zümer 60]
|