Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979

101.Mektup

101. MEKTUP

MEVZUU: Kemal ehli zatlara sataşan ve onlara çeşitli sözlerle dil uzatan bir cemaate reddiye..

***

NOT : İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu. Molla Hasan Keşmirî'ye yazmıştır.

***

Noksan sıfatlardan münezzeh olan Yüce Allah, halinizi iyi etsin; gönlünüzü hoş eylesin..

***

Müfavaza-i şerifenizi (Yani: Kıymetli yazınızı) Mevlâna Muhammed Sıddık ulaştırdı.

***

Sübhan Allah'a hamd olsun ki, bir yana çekilip kalanları unutmamışsınız.

Nefis için yapılan, zahirî yönden hitaplar, umumî manada açıktır. Evet..

Nefsin emmare halinde iken, kendisine yapılan bütün itiraz yerindedir. Ama, onun için itmiman hâsıl olduktan sonra, asla itiraza yer yoktur. Çünkü: Bu makamda, nefis Allah'tan razıdır; Allah dar hi ondan razı olmuştur. Böyle halinde nefis, kendisinden razı olunmuş ve makbul görülmüştür. Razı ve makbul olunan bir şey için de, itiraza yer yoktur. Nasıl böyle olmasın ki; bu halinde nefsin muradı noksan sıfatlardan münezzeh olan Hakkın muradıdır.

Böyle bir devletin husul zamanı, Yüce Allah'ın ahlakı ile ahlaklandığı zamandır. Bu durumda, onun pek yüce ve pek mukaddes sahasına kudret ve fırtrat itibarı ulaşmayan bizim gibilerin itirazına yer yoktur. İtiraz yollu her ne der isek, bize aittir:

Bir şiir:

Değilse sahip biri bir habere özünden; Çıkar mı şunun bunun haberi hiç sözünden..

***

Nice cahil kimse vardır ki, tam manada cehaletinden, mutmainne nefsi emmare nefis sayar.. Mutmainne derecesini bulan nefse, emmare nefis ahkâmını yürütür.

Nasıl ki, şerli kâfirler, Resulûllah S.A. efendimizi de, sair insanlar gibi sanmışlardı; nübüvvet kemalâtını inkâr etmişlerdi. Allah-ü Taâlâ, bizi, bu büyük zatları inkâr etmekten korusun. Keza, onların yolunda olan tabilerini, inkâr etmekten de korusun..

Onlara salât ve tahiyyat..