Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979

114.Mektup

114. MEKTUP

MEVZUU : Seyyid'ül-mürselin Resulûllah'a tabi olmaya teşvik. Ona ve âline salâtlar ve selâmlar..

***

NOT : İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Sofi Kurbana yazmıştır.

Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah bizleri ve bizim gibi müflis, aciz, oturup kalan kimseleri evvellerin ve âhirlerin efendisine tabi olmak devleti ile şereflendirsin. O öyle bir zattır ki, isimlerin ve sıfatların kemalâtı, onun mahabbet denizinde toplanıp zuhur meydanına çıktı. Ve Allah-ü Taâlâ, onu kâinatın tümünden daha faziletli kıldı. Ona salâtlarm en faziletlisi, ona selâmların en mükemmeli..

Ve.. Yüce Allah, onun yolunda bize istikamet nasib eylesin .

Bu hoşnut olunan mütabaattan bir zerre, dünya lezzetlerinin ve âhiret nimetlerinin tümünden daha faziletlidir. Hem de, nice nice mertebeler..

Fazilet, Resulûllah S.A. efendimizin sünneti ile uyuşmava dayalı; meziyet, onun şeriat emirlerini yerine getirmeye bağlıdır. Ona ve âline salât, selâm ve tahiyyet..

Meselâ: Bu mütabaat üzere vaki olan gündüz ortasında uyumak, böyle bir mütabaat üzere yapılmayan binlerce geceyi ihya etmekten daha faziletlidir.

Ramazan bayramı günü yemek, ki şeriatın emri budur: sonsuzların sonsuzluğuna kadar oruç tutmaktan daha faziletlidir ki; böyle bir şeyi şeriat emretmemiştir.

Şeriatın emrine uyarak, bir parça ip ihsan etmek; insanın kendi nefsinin hesabına göre, dağlar kadar altın harcamaktan daha faziletlidir..

Şöyle rivayet edildi:

Hazret-i Ömer r.a. bir keresinde sabah namazını cemaatle kıldı; sonra ashabı şöyle bir gözden geçirdi. Onlardan bir şahsı, aralarında göremeyince sordu.. Dediler ki:

— O, geceleri ihya etmektedir; ola ki, bu sırada uyku ağır bastı; gelemedi..

Şöyle dedi:

— Keşke bütün geceyi uyuyup geçireydi; ama sabah namazını cemaatle kılaydı. Bu, kendisi için daha faziletli olurdu..

Bu mana böyledir. Görmez misin ki: Dalâlet ehli, çokça, riyazet irtikâp ettikleri, zorlu çabalara giriştikleri halde; onların hiç itibarları yoktur; hatta zelil durumdadırlar. Yani: Allah katında.. Bunun sebebi: Hak şeriata uymayışlarıdır.. Onların bu yaptıkları güç işlere bazı ecir var ise de; bu: Dünyaya ait menfaatlere göredir. Dünya ve içindekiler nedir ki, onun bir kısmı için bir değer biçilip itibar edilsin.

Bu dünyalık için zorlu çalışanların misali, temizlikçilerin misalidir.. Bunların çalışması herkesten daha zordur. Ücrete gelince, herkesten az ücret alırlar.

Şeriata tabi olanlara gelince., bunların hali başkadır. Nefis cevahir üzerinde çalışanlara benzerler.. Latif elmas işleyenlere benzerler. Çalışmaları onlara nazaran daha az olduğu halde, aldıkları ücret tam tersine pek fazladır. O kadar ki, bunların bir saatlik çalışmaları, yüz bine çıktığı olur.

Bu anlatılan işlerin inceliği şuradadır:

Bir amel işlenir; şeriata muvafık olduğu için, Sübhan Hakkın rızasını kazanmış olur. Bunun hilafı dahi, Hakkın razı olmadığıdır.

Durum böyle olunca, Hakkın razı olmadığı bir şey, nasıl olur da, sevaba hak kazanır. Sevab olmadığı gibi, sahibine ikab sebebi olur.

Anlatıian işin manası, şu mecazî âlemde dahi görülür ki: Azıcık nazar etmekle durum açık bir şekilde anlaşılır..

Bir şiir:

Alile gidenin bulduğu illet olur;
Şerife meyledenler dahi şeref bulur..

***

Bütün saadetlerin başı ve aslı: Sünnete tabi olmaktır. Bütün fesatların aslı ve maddesi: Şeriata muhalefettir.

***

Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, bize ve size Seyyid'ül-mürselin Resulûllah S.A. efendimize tabi olmakta sebat ihsan eylesin.

Vesselam..