Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979

247.Mektup

247. Mektup

MEVZUU : Sübhan Hakkın varlığına delil, Sübhan Hakkın varlığının aynıdır. Başkası değil.. Buna münasip bazı hususların beyanı..

***

NOT : İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu, Arif Mirza Hüsameddin Ahmed'e yazmıştır.

***

Azimetleri feth ederek, Rabbımı bildim; belki de böyle değil şöyle oldu: Azimetlerin fethini Rabbımla bildim.

Asıl mana şu ki: Sübhan Hak, zatının gayrına bir delildir; aksi olamaz. Şu da bir gerçektir ki: Delil, medluldan daha açıktır. Sonra, Sübhan Hak'tan daha açık olan ne vardır?. Zira, eşya ancak onunla ve ondan zahir olmaktadır. O Yüce Zat, hem zatına, hem de zatının gayrına bir delildir. Mana böyle olunca, hiç şüphe yok ki: Rabbımı Rabbımla bildim; eşyayı dahi o yüce Zat ile bildim.

Burada anlatılan mana için bürhan-ı LİMMİ (Nazarî ve aklî delile dayalı mesele.. Yani: Müessirden esere olun istidlal..) geçerlidir. Ancak, pek çoklarının kanaati: Bürhün-ı innî olmaktadır. (Yani: Eserden müessire giden yol..)

Bu arada meydana gelen değişiklik, görüşlerin değişik olmasındadır.. İhtilâf ise., görüşlerin muhtelif olmasındandır.

Hatta burada, istidlale ve burhana dahi yer yoktur. Zira, Sübhan Hakkın varlığında bir gizlilik yoktur. Onun zuhurunda dahi, hiç bir şüphe yoktur. Onun bedihî oluşu en güzel şekilde tecelli eder. Bu manada, hiç kimseye gizli bir yan yoktur. Ancak, kalbinde maraz, basiretinde perde olanlar müstesna..

Zahirdeki eşya, dış duygularla hissedilir. Malum olan şu ki: Onların varlığı Yüce Mukaddes Hak'tan gelmektedir. Bu ilmin; bazılarında olmayışı, marazın arız olması iledir. Bu da: Matluba bir zarar veremez.

Selâm size ve sair hidayete tabi olanlara..

Mütabaat-ı Mustafa'yı bırakmayanlara..

Ona ve âline salât ve selâm..