Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979

315.Mektup

315. MEKTUP

MEVZUU: Yüce Mukaddes Hakkın zat mertebesi ile sıfatlarının mertebesi, vücud ve vücub itibarının üstündedir.

NOT: İmam-ı Rabbani Hz.leri bu mektubu, Mir Şemseddin Halhali'ye yazmıştır.

Allah'a hamd olsun. Selâm seçmiş olduğu kullarına.

İhlas ve muhabbet üzere yazılan mektubunuzun ulaşması, ferahlık ve şadlık hasıl eyledi.

Din kardeşlerinin çoğalması, ahirette ümit sebebidir.

Allahım, din kardeşlerimizi çoğalt... Bizi ve onları Seyyid'ül müıseün'e tabi olmaktan devam ettir.

Ona ve diğerlerine salâtların en faziletlisi, selâmların dahi ekmeli.

Bir mısra:

Yazılanın en güzeli dostların sözleri...

***

Ey Muhib,

Sübhan Hakkın yedi sıfatı veya değişik görüşlere göre sekiz sıfatı, hakiki sıfatlar olup hariçte mevcuttur.

Allah çalışmalarını şükrana lâyık eylesin; ehl-i hak uleması hariç; muhalif fırkaların hiçbiri, Yüce Mukaddes Vacibü'l-vücud'un sıfatlarının varlığına kail olmamışlardır. Hatta bunlar arasında müteahhirin sofiye, sıfatların varlığını inkâr etmişlerdir. O kadar ki, sıfatların ziyadeliğini yalnız ilme raci kılmışlardır.

Bir şiir:

Taakkulde gayrıdır Sıfat-ı Hak zatın;

Lâkin tahakkukta aynıdır zat sıfatın...

Gerçek olan şu ki: Ehl-i hakkın kelâmı doğru olup nübüvvet kandilinden iktibas edilmiştir. Keşif ve feraset nuru ile de teyid edilmiştir.

Bu arada netice söz şu ki:

Muhalif grubun ortaya attığı şüpheli manalar kuvvetlidir. Yani: Sıfatların varlığı hakkında... Şöyle ki: Eğer sıfatlar mevcud olsaydı, şu iki durumdan hali olmazdı:

a) Mümkin sınıfına dahil olurdu.

b) Vacib olarak sayılırdı.

İmkân ise... hadis (sonradan yaratılmış) olmayı gerektirir. Zira, onlara göre her mümkin, hadistir. Vacib'in taahhüdüne kail olmak ise... tevhide münafidir.

Bundan başka, sıfatların imkân sınıfından takdir edildiklerine göre: Onların, Yüce Mukaddes Zat'tan ayrılma cevazı doğar. Böyle bir şey ise... Sübhan Vacib için aczi ve cehli gerektirir.

Üstte anlatılan karışık şekilli durumun halli, Fakir'e göre aşağıdaki gibi olmaktadır:

Sübhan Hak, zatı ile mevcuttur; zatının aynı olan bir vücutla değil. Ona fazladan gelen bir vücudla da değil. Yüce Hakkın sıfatları dahi, onun zatı ile mevcuttur; başka bir vücutla değil. Zira o makamda başka bir vücudun yeri yoktur.

Şeyh Rükneddin Ebülmekârim Alâüddevle Simnani(ks) bu manaya işaret ederek şöyle dedi:

-Vücud aleminin fevkinde Melik Vedud Zat'ın alemi vardır.

O makamda, imkân ve vücub nisbeti dahi tasavvur vedilemez. Zira, imkân ve vücubun her biri, mahiyetle vücud arasında bir nisbettir. Bir yerde vücud olmayınca, orada ne imkân olur; ne de vücub...

Bu anlatıl în marifet, nazarın ve fikrin ötesinde olmaktadır. Akıl bağlarına takılıp kalanlar, bu marifetten yana ne bulabilirler ki? Bu marifetten yana, onların nasibi, inkârdan başka bir şey olmamaktadır. Meğer ki, Yüce Allah'ın koruduğu bir kimse de...

***

Netice-i meram şu ki: Seyyid Muhibbullah, bir müddet burada ikamet ettikten sonra, o tarafa geldi. Onun sohbeti, ganimet bilinmelidir.

 Selâm size ve yanınızda bulunanlara.

***