Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979

393.Mektup

393. MEKTUP

MEVZUU: Aynü'l-kuzat'ın Temhidat aldı eserinde söylediği:

"O ki, siz İlâh olarak bilirsiniz, bize göre Muhammed (sav) olmaktadır. O

ki, siz Muhammed (sav) olarak bilirsiniz, bize göre yüce Sultan İlâh'tır"

cümlesinin açıklanması.

NOT: İmam-ı Rabbani Hz.leri bu mektubu, Şeyh Hamid Nehari'ye yazmıştır.

***

Allah'a hamd olsun. Selâm olsun, onun seçmiş olduğu kullarına.

Tam mahabbetten, ihlâstan bol meveddetten, hususiyetten gelen mübarek mektup ulaştı. Çokça da ferah getirdi. Allahu Teala, bu devlette istikamet müyesser eylesin.

Bu taifeye mahabbet besleyen her taife:

"İnsan sevdiği ile beraberdir" hadis-i Nebevi hükmüne göre nasibini alır Resulullah (sav) Efendimize ve âline salât ü selâm olsun...

***

AYNÜ'L-KUZAT'ın TEMHİDAT'ında geçen, şu ibareden sormuşsun:

"O ki, ilâh olarak bilirsiniz, bize göre Muhammed (sav) olmaktadır. O ki, Muharrîmed (sav) olarak bilirsiniz, bize göre yüce Sultan İlâh'tır.

Ey mahdum,

Bu misillu ibareler, tevhidden haber verip sekrin galebesi hallinde meşayihten sudur etmektedir. O sekrin galebesi dahi, cem mertebesi olup ondan:

-Tarikat küfrü... diye anlatılır.

Zira, ikiliğin ve imtiyaz onların nazarında kalkmış olduğundan, mümkini Vacib Taala'nın aynı olarak bulmaktadırlar. Hatta, mümkini asla bulamazlar. Şühudlarında, Vacib Taala'nın gayrı kalmaz.

Bu takdirde, üstte anlatılan ibarenin manası şöyledir:

-Aliahu Taala ile Muhammed (sav) arasında sizce hasıl olan imtiyaz, bize göre sabit değildir ve ikisi arasında bir mugayeret yoktur. O kadar ki, vahidiyetten münezzeh olan vahid, diğerinin aynıdır. Zira, sair mümkinata göre, mugayeret nisbeti kalktığına göre; Muhammed Resulullah (sav) için bir imtiyaz nisbeti nasıl sabit olur? Kaldı ki o yüce Hakkın kemalâtına en tamam olan bir mazhardır.

Ne var ki, üstte anlatılan görüş, cern mertebesine mahsustur. Salik bu makamdan terakki edip sekrin ifratından gözünü açar ise, o zaman, Muhammedi Allahu Teala'nın kulu ve Resulü olarak görür. Tıpkı, iptidada bulduğu gibi... Herhalde şu cümleyi duymuş olacaksın:

-Nihayet, bidayete dönüştür.

Bilesin ki,

Müptedi ile müntehi arasındaki iştirak, yalnız surettedir ki, o suret dahi müntehilerin kubbeleridir. Bunun dışında şu beytin hükmü vardır:

Arştaki ile yerdekinin ne nisbeti olabilir?

Hali mutavassıt (orta) olanla müntehinin bir bağlantısı olmayınca; muameleden uzak olan müptedinin onunla nasıl bir bağlantısı olabilir?

Dua makamında bir ayet-i kerime meali:

"Rabbimiz, nurumuzu tamamla, bizi bağışla... Zira sen, her şeye kadirsin."(66/8)

Selâm size ve beraberinizdekilere...

***