Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979

418.Mektup

418. MEKTUP

MEVZUU: Mahbub Zatın elemi ve celâli, nimetinden ve cemalinden daha sevimlidir.

NOT: İmam-ı Rabbani Hz. bu mektubu, Sahibü'i Maarif Şeyh Bediüddin'e yazmıştır.

***

Allah'a hamd olsun. Onun seçmiş olduğu kullara da selâm.

Mübarek mektup ulaştı. Yani Şeyh Fethullah ile gönderilen...

Halkın cefasından ve kötülemelerinden yazmışsınız. Halbuki, bunlar, bu taifenin aynen güzelliği ve paslarının cilâsıdır Sakıntıya ve kedere nasıl sebep olur?

Bu Fakir, ilk hallerinde bu kaleye geldiği zaman hissetti ki, halkın levm etme nurları köylerden ve şehirlerden peşpeşe gelmektedir. Tıpkı nurani

bulutlar gibi...

Muamele, düşüklükten yüceliğe çıktı. Cemaliyet terbiyesi ile senelerin merhalelerini kat ettiniz. Şu anda yerinde olur ki, mesafeyi celâliyet terbiyesi ile kat edesiniz; sabır makamında bulunasınız, Hakta rıza makamında bulunasınız. Celâli, cemali dahi müsavi göresiniz.

Yine yazmışsınız ki:

-Fitnenin zuhur vakti, önce bulunan ne hal kaldı; ne de zevk...

Amma yerinde olur ki, hal ve zevk kat kat arta... Halbuki mahbubun cefası, vefasından daha çok lezzet getirir. Hangi belâ vaki olmuştur ki, avam gibi konuşula ve zati mahabbetten de uzaklaşıla...

Celâl, cemalin üstünde bilinmelidir. Geçmişin aksine elem, nimetten daha faziletli tasavvur edilmelidir. Zira, cemalde ve nimette, mahbubun muradı vardır; amma nefsin muradı karışıktır. Celâlde ve nimette ise, halis olarak mahbubun muradı vardır; nefsin muradının aksinedir.

Buradaki vakit ve hal, önceki halin ve vaktin başkasıdır. ikisi arasında çok fark vardır.

***

Haremeyn-i Şerifeyn'in ziyareti hakkında da yazmışsınız. (Yani Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere ziyareti...) Bunda hiçbir mani yoktur.

Allah bizimledir; ne güzel vekildir.

***