Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979

424.Mektup

424. MEKTUP

MEVZUU: Namazda, tazarru, zikir, Kur'an okumak ve kunutu uzatmanın faydaları.

NOT: İmam-ı Rabbani Hz. bu mektubu, Seyyid mir Muhammed Nu'man'a yazmıştır.

***

Allah'a hamd olsun. Selâm olsun onun seçmiş olduğu kullarına... Maden-i siyadet kardeşimden gelen mektup ulaştı. Sürür getirdi. Şöyle yazmışsın:

-Dua, tazarru, Hazret-i Hakka devamlı iltica, zikir mi daha faziletlidir; yoksa bütününe karışık, zikir mi? Derim ki:

-Mutlak zikir gerek. Her ne şey ki onunla içtima eder; o devlettir. Vusul medarını zikir üzerine vaz etmişlerdir. Onun gayrı şeyler ise, onun semereleri ve neticeleridir.

***

Sormuşsunuz ki:

-Şu üç şeyin hangisi daha faziletlidir:

a) Nefy ve isbat (La ilahe illallah),

b) Kur'an okumak,

c) Kunutu uzatarak namaz kılmak, Bilesin ki,

Nefy ve isbat, namazın şartı olan abdest gibidir. Abdest olmadığı takdirde, namaza başlamak, sahih olmaz.

Aynı şekilde farzlar, vacipler ve sünnetler hariç olmak üzere; nefiy ve isbat muamelesi tamam olmadıkça, her amel malayani kısmına dahildir.

Yerinde olur ki, öncelikle maraz izale edile... Bu izale işi de, nefiy ve isbata bağlıdır. Bundan sonra, ibadet ve başka hasenat ile iştigal edilir. Ki bunlar bedene yararlı gıda gibidir. Marazın zevalinden önce alınan her gıda, fasit ve müfsittir.

Bir mısra:

Her ne alırsa illetli, olur illet.

Bu muamelenin tamam olduğu taayyünü gerekmez. Zira, o haletin kendisi tamam olduğunu söyler.

***

Yazmışsınız ki:

-Üçüncü cilt kimin ismine tescil edilecek?

Zahir o ki, Fakir daha önce yazmıştım: O sizin isminize tescil edilecek. Şu andaki mektubunuzun cevabında da söz yine budur. Ona sizden daha değerli ve haklı kim var ki? Şöyle demek mümkündür:

-Kalbin meyli, daima zatınızadır.

Egre'de oturmanızın manası malum değildir. Her ne kadar civarda olsa dahi, madem ki mülakattan hali durumdadır; itibardan düşüktür.

Fakir için orada oturmanız yerinde değil. Fakir'i Erhamü'r-rahimine ısmarlayıp vatana teveccüz ediniz. Böylece, oradaki müştakları da mesrur kılınız.

Eğer kalbinizde, orada kalmanın bir diğer yüzü var ise, o başka iştir.

Muhammed Emin'in validesi, ismet ve iffete sahip olmakla muvaffak olsun. Rüyasını yazdığı uzun mektubu mütalaa ettim. Her ne kadar onda, ürkütücü ve keder verici şeyler olsa da, lâkin o hayırdır. Sonunda, onlardan her biri hayra çevrilir ümidi vardır. Bu gibi rüyalara dikkat etmelidir. Kusurları dahi, tevbe istiğfarla telâfiye çalışmalıdır.

Bilmeli ki, dünya metaı, onun fani müzahrefatı hiçbir şeydir. Akıllı olan ona meftun ve müptela olmaz.

Ahiret halleri, göz önünde tutulmalı ve zikirle meşgul olmalıdır.

Neden dolayı zikirde tam bir lezzet husulü ve nazarda eşyanın zuhuru gerekli olsun? Zira böyle şeyler oyun ve oyalanmaya dahildir. Elbette, her ne kadar zikirde meşakket bulunur ise, o miktar daha faziletli ve daha faydalı olur.

Beş vakit namazları eda ettikten sonra, vakitleri şanı yüce Allah'ın zikri ile mamur eylemek gerek. Zikir lezzeti ile muattal olmak değil.

Ona düşer ki, hizmetiniz için rızanızı almayı bir ganimet bile. Size de düşer ki, ona rıfk ile muamele ederek tarafınıza cezb edesiniz;

Vesselam...

***