Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979

450.Mektup

450. MEKTUP

MEVZUU: a) "Ümmetim yetmiş iki fırkaya ayrılacaktır" manasına gelen hadis-i şerifi üzerine sorulan suale cevaptır, b) Erbab-ı Fakrin derecesi.

NOT: İmam-ı Rabbani Hz. bu mektubu, Molla İbrahim'e yazmıştır.

***

Bilinmesi yerinde olur ki;

Resulullah (sav) Efendimizin:

"Ümmetim yetmiş iki fırkaya ayrılacaktır... Onların hepsi ateştedir; biri müstesna..." hadis-i şerifi ile anlatılan zümrelerin ateşe girmeleri, orada bir müddet kalmaları murad edilmiştir.

Sonsuz olarak orada kalıp azap görecekleri manasına gelmez. Zira, böyle bir şey, imana münafi olup küffara mahsustur.

Bu babda netice söz şu ki:

-Onların ateşe girmelerine sebep olan kötü itikadları olduğuna göre; zaruri olarak hepsi oraya girecektir. İtikadlarının habaseti nisbetinde orada azap göreceklerdir.

Amma, müstesna tutulan fırka böyle değildir. Bunların itikadı, cehennem azabından necat bulmayı muciptir; felah bulmalarına sebeptir. Lâkin, bunlardan bazıları kötü amel irtikab eder de, tevbe veya şefaatle affa uğramaz ise, caizdir ki, günahı kadar ateşte azap oluna. Böylece, cehenneme duhulü de tahakkuk ede...

Lâkin, sair fırkalar hakkında cehennem ateşine girmek, bütün fertlerine şamildir; isterse orada daimi kalmak olmasın.

Fırka-i naciyede ise, bu mana, onların bazı masiyet irtikab eden kimselerine mahsustur.

Üstte anlatılan hadis-i şerifte:

"Hepsi..."(Küllühüm)" tabiri, bu beyana işarettir. Nitekim, bu mana gizli değildir.

Bu bid'atçı fırkalar, ehl-i kıbleden olmaları dolayısı ile; dinen zaruri olan işleri inkâr etmedikleri süre, kendilerini tekfir etmeye cür'et yerinde değildir. Tevatüren sabit olan şer'i hükümleri reddetmedikleri, zaruri olarak, dini işlerden geldikleri bilinen şeyleri kabul ettikleri takdirde, onlar kâfir görülmezler. Bu manada, ulema şöyle dedi:

-Bir meselede, küfrü gerektiren doksan dokuz yön olsa da, bir yönde küfrü nefyetse; yerinde olur ki, bu küfrü nefyeden yön tutula... Küfürle hüküm verilmeye...

En iyisini Sübhan Allah bilir ve en sağlamı onun kelâmıdır.

***

Şunun da bilinmesi yerinde olur ki;

"Bu ümmetin fukarası, zenginlerden yarım gün evvel cennete gireceklerdir..." hadis-i şerifinde geçen:

"Yarım gün..." manasına... Bundan murad; dünya senelerinden beş yüz senedir. Zira, Allah katında bir gün, bin senedir. Bu manada, bir ayeti kerime şöyledir:

"Rabbin katında bir gün, sene saydıklarınızdan bin sene gibidir."(22/47)

Anlattığımız manaya da şahittir.

Bu müddetin takdiri de, sanı büyük Allah'ın ilmine bırakılmıştır. Orada; ne gece, ne gündüz, ne sene, ne de ay vardır. Yani bilinen manada.

Bu hadis-i şerifte geçen:

"Fakir..." tabirinden murad ise, o sabırlı fakirdir ki, şeriat hükümlerine tutunur; şeriatın yasak ettiği şeylerden dahi kaçınır.

Fakrin dereceleri ve mertebeleri vardır ki; onların bazısı bazısından üstündür. Onun en yüksek mertebesi ise, fena makamında tasavvur edilir. Ki bu fena makamında, Sübhan Hakkın gayrı muzmahil ve mütelaşi olup unutulmuştur.

Bir kimse, fakrin bütün mertebelerini cami olur ise, bazısında tahakkuk edip bazısında tahakkuk etmeyenden daha faziletlidir.

Bir kimsede, fakrin zahiri fena ile var ise, zahiri fakrin olmayışı ile yalnız kendisinde fena olandan daha faziletlidir.

Bu manaları anla...

***