Mektubat-ı Rabbani-Tam Metin Tercümesi-Abdülkadir Akçiçek-Çile Yayınları-1979

473.Mektup

473. MEKTUP

MEVZUU: İrfan sahibinin rüyeti, (bakması, görmesi) bazı mazharlarda, bazı zamanlarda, kendisine yükselme sebebi olur.

NOT: İmam-ı Rabbani Hz. bu mektubu, Hazret-i Mahdumzade Hace Muhammed Said'e yazmıştır.

***

Muamele sırf yüce mukaddes Zat'ta vaki olur da, bütün nisbetler ve itibarlar düşerse, iş bu yerde uruc (yükselme) zorlaşır. Bir alâka ve bir taalluk olmadan huruç (çıkış) dahi zor olur.

İş bu vakitte:

"Birinci nazar lehinedir..." hükmüne göre, evvelâ nazar, güzel mazharlara uzanır. Yani o makamda... Sonra sür'atle yukarıya yükselir.

-Hakikatin köprüsü adı verilen mecazdan da hakikate ulaşır. Ancak:

-"İkinci nazar aleyhinedir..." manası ile varid olan tehdide göre, ikinci nazardan sakınmak gerek.

Zira bu nazar, öldürücü zehir hükmünü taşır... Mazarattır. Bunda, nasıl imdad ve yardım tasavvur edilebilir. Zira şu mana açıktır:

"Allahu Teala, senin için haramda şifa yaratmamıştır."

Mahsus olmuştur ki, kötü nazarla ikinci kere nazar vaki olur ise, boşa atılmış bir şey gibi görüle. Sair taş, toprak gibi...

O kimseler ki, ikinci, üçüncü, dördüncü nazarları; yani güzel mazharlara taalluk eden nazarları faydalı bilir ve onları hakikata yükselme sebepleri arasında sayarlar; bunlar istidraç ehlidir. Onların yükseldiklerini sandıkları hakikat, mecaz alemindendir. Allahu Teala'nın:

"Müminlere söyle, gözlerini yumsunlar..."(24/30) mealine gelen emri, bu cemaatın reddine yeterlidir.

***

Çok kere, civarın zulmeti bu vakada faydalıdır. Keza, komşuların küfrü ve fışkı da bu muamelede yardımcıdır.

Hatta zulmet arttıkça, yardım da artar. Amma şöyle denildiği gibi değildir:

-Gaflet zulmetine dalıp gidenlere gelen feyizler; onların buna kabiliyetleri olmadığı için kendilerine ulaşamaz. Elbette, onların civarında bulunan huzur ve gönül birliği olana döner. Böylece o, başkalarının feyizleri ile terakki eder.

Zira, iş bundan başkadır. Şöyle söylenmek istenmesi mümkündür:

-O gelen feyizler, o irfan sahibinin havalisine ulaşmaz. Bunun sebebi de kendisinin yüksek derecesidir.

Yükselmede kendisine yardım etmesi, şöyle dursun. Halbuki, bu büyüklerin şanı çok yüksektir. Her amel ve feyiz, bunların sanlarında faydalı olamaz. Hatta burada bir incelik vardır ki, o halin erbabına inkişaf etmiştir. Bunun mümkün olan izharı şu kadardır: Zulmete de şunun için ihtiyaç duyulur ki; nurun zuhuru kemal mertebede ola. Herhalde şu manayı duymuş olacaksınız:

-Eşya, zıddı ile tebeyyün eder.

Zulmetin irtikabı yasak edilince, kerem kemalinden ötürü, civarın zulmetine itibar edildi. Nurların nuru olan nurun zuhurunda dahi faydalı oldu.

Burada şöyle bir soru sorulabilir:

-Taatın ve ibadetlerin, bilhassa farzların edasında neden faydalı olmaz ve niçin urucda (yükselmede) yardım etmez.

Bunun cevabı olarak, neden faydalı olmayacağını ve neden yardım edemeyeceğini söyleyeyim:

-Ancak, daha önce tahakkuk eden ve kendilerine güvenilen fayda ve yardım bu vakitte hasıl olmamaktadır. O halde bunların, harici sebepler ve emsali gibi faydası yoktur. Ki bu mana daha önce de anlatıldı.

Hakikat-ı hali en iyi bilen Sübhan Allah'tır.

Bir ayet-i kerime meali:

"Sübhansın... Bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Sen Alimsin, Hakimsin..."(2/32)

Hüdaya ittiba edenlere selâm.

***