17-Bölüm
:
Dünya göğünün yapısını ve orada hâkim olan
ayın durum ve vasıflarını; aya
mütaallik olan eşyayı altı madde ile açıklar.
Ayın mümessil feleğini ve eğilimli
feleğini, yapı ve hareketleriyle
bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, astronomlar demişlerdir ki: Yedi
gezegenden biri
de aydır ki, merkezi, âleme nispetle dokuz feleğin
ilkidir. Utarit
feleğinin altında bulunup, gezegen
yıldızlardan daha hızlı seyreden ay,
dünya göğünde tek başına hâkimdir. Kendisine küçük
nurlu adı verilmiştir.
Ay feleğinin küllî feleği, değişik parçalara
bölündüğünden, şekil ve yapı
bakımından diğer gezegenlerin feleklerinde
farklıdır. Şu halde küllî felek,
dört feleği kuşatmıştır. Üçü yere
şâmil olan büyük felektir. Biri yere şâil
olmayan küçük felektir. Üç felekten ilk ikisinin merkezleri,
âlemin
merkezidir. Üçüncüsü ise merkez dışıdır ki,
döndürücünün merkezinin
taşıyıcısıdır. Döndürücü ise
döndürücü felektir ki, ayın cismini
taşıyıcıdır.
Alem küresiyle merkezi aynı olan iki feleğin birincisi,
iki paralel yüzeyle
kuşatılmış ve ikinci feleği çevreleyen
küre bir cisimdir. Çevresinde tepe
ve kuyruk noktaları bulunmakla -ki bu iki noktaya cevzher
denir- kendisi
cevzher namıyla şöhret bulmuştur. Merkezde,
eksende, kuşakta, kutuplarda ve
harekette burçlar feleğine benzerliğinden mümessil
nâmını dahi bulmuştur.
bu feleğin yumru yüzeyi, üstünde olan utarit feleğinin
çukur yüzeyine ve
çukur yüzeyi, kendi feleklerinden ikinci feleğin yumru
yüzeyine temas
etmiştir. Bu cevzher adlı felek, kendi üzerinde ve
altında bulunan diğer
felekler gibi, önce büyük feleğin günlük hareketine uyup, bu
hareketle
âlemin merkezi çevresinde doğudan batıya zorunlu hareket
eder. ikinci
olarak, burçlar feleğinin hareketine aykırı ve
muhalif olarak kendine özgü
hareketiyle âlemin merkezi çevresinde burçlar sırasına
uymaksızın, kendi
felekleriyle doğudan batıya gider. Bir gün bir gecede üç
dakikadan fazla
hareket eder. Buna, tepe ve kuyruk hareketi derler. Alem küresiyle
merkezi
aynı olan iki feleğin ikincisi, birinci feleğin
altında ise paralel yüzeyle
kuşatılmış küre cisimdir. Gerçi merkezi,
âlemin merkezidir, lâkin
kuşağı, burçlar kuşağına teğet
olan mümessil feleğin kuşağından kuzey ve
güneye beş derece eğimli olduğundan, eğilimi
felek nâmıyle şöhret
bulmuştur. Bu eğilimli felk, cevzher feleğinin
çukur yüzeyi altında
yerleşip; yumru yüzeyi onun çukur yüzeyine teğettir.
Ayın eğilimli feleği
dahi birinci ve ikinci hareketinden başka, kendine özgü
hareketiyle âlemin
merkezi çevresinde burçlar sırası üzere doğudan
batıya, kendi içinde
bulunan feleklerle, güneşitleyici daireden ve burçlar
kuşağından ve
kutuplardan belirtilen eğim kadar eğilimli olarak,
başka kuşak ve kutup
üzerinde bir gün bir gecede onbir dereceden fazlaca hareket eder.
Buna:
Ayın doruğunun hareketi derler.
Ayın taşıyıcı feleğini
yapı ve hareketini bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, astronomlar demişlerdir ki:
Ayın üçüncü feleği,
taşıyıcı feleğidir ki, merkez
dışı olan öteki gezegenlerin mümessil
feleklerinde yerleştikleri gibi, bu
taşıyıcı elek dahi eğilimli feleğinin
içine yerleşmiştir ki, yumru yüzeyi,
taşıyıcının eğilimli yumru yüzeyine
doruk adı verilen bir ortak noktada teğet olmuştur.
Çukur yüzeyi,
taşıyıcının eğilimli çukur yüzeyine
etek adı verilen bir ortak noktada
etğet olmuştur. Çukur yüzeyi,
taşıyıcının eğilimli çukur yüzeyine etek adı
verilen ortak bir noktada temas etmiştir. Bu feleğin
merkezi, âlemin
merkezinden, kendi çapı ve cüzleriyle on derece ve dörtte bir
derece doruk
noktasının dışındadır. Eğilimli
felekten taşıyıcı felek ayrıldıkta;
eğilimliden iki küre kalır ki, eğilimli
feleğin tamamlayıcısıdırlar.
Taşıyıcı felek, üç hareketinden başka,
eğilimli feleği içinde, kendi
merkezi çevresinde, eğilimlisi kuşağına,
kuşak teğetliğinde ve eksenine
paralel eksen üzerinde kendine özgü hareketiyle, batıdan
doğuya burçlar
sırası üzere bir gün bir gecede yirmidört dereceden
fazlaca, ayın döndürücü
feleğinin merkezini de beraber hareket ettirerek döner. Çünkü
bu taşıyıcı
feleğin burçlar sırasına uygun olarak
yaptığı onbir dereceden fazla
hareketine; mümessil ve eğilimli feleklerin sıraya uygun
olmayan
hareketleri mukabil gelip, muarız olup, geri götürür. Bu
durumda, ayın
taşıyıcısının sıraya uygun
olarak yaklaşık onüç derece gündük hareketi
kalır. Ayın hareketi hızlı ve felekleri küçük
olduğundan, oniki burcun her
birinde yaklaşık iki gün ve üçtebir gün kadar
kalıp, yirmisekiz günde
burçlar feleğini katedip, bir devresini tamamlar.
Yirmidokuzbuçuk günde bir
kere güneşe erişip, onunla çakışır. Bu
yüzden kamerî ayların biri
yirmidokuz gün ve biri otuz gün gözetleme hesabıyla hesap
olunur. Ekvatora
yakın olanlara ay, rahat görünür, zira ki güneşin günlük
dönüş noktaları,
kuzeyde eğilimlidir, güneyde dike yakındır. Şu
halde ay, güneş batar batmaz
batmayıp, ufuktan yukarıda olur.
Ayın döndürücü feleğini, şekil ve hareketiyle
bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, astronomlar demişlerdir ki:
Ayın dördüncü feleği,
onun döndürücü feleğidir ki, yere şâmil olmayan bir
küçük felektir. Ayın
kendisini taşıyıcıdır. Merkez
dışı feleğin kuşağında,
çakılmış ve
gömülmüştür ki, döndürücünün çapı,
taşıyıcının iki yüzeyine teğet ve
eşittir Döndürücü felek, bir tek yüzeyle
kuşatılış dolu ve küre bir
cisimdir. Taşıyıcı feleğin içinde, kendi
merkezi çevresinde burçlar
sırasına uymaksızın doğudan batıya
dönüp, bir tarafında çakılmış olan ayı
da birlikte hareket ettirir.
Ayın döndürücü feleği, öteki beş gezegenin
döndürücüsünün tersine hareket
eder. Bu döndürücü felek, kendi merkezi çevresinde doğudan
batıya dönerek,
ayı, bir gün bir gecede kendi kuşağının
üçyüzaltmış derecesinden onüç
dereceye kadar hareket ettirip; yirmisekiz günde
taşıyıcısı gibi bir
dönüşünü tamamlar. Buna farklı hareket ve özel hareket
ederler.
Ay, tek bir yüzeyle çevrili küre biçiminde bir cisimdir,
karanlıktır,
doludur ve parlaktır. Beş
şaşırmış gezegen gibi, döndürücü feleğinde ay
gömülmüştür ki, döndürücüsünün iki
kutbu arasında, kuşağı yanında bir
tarafta bulunu, ortak bir noktada
döndürücünün yüzeyine teğettir. Yani
ayın cismi tamamıyle
döndürücünün cisminde bulunup, yüzü yüzeyine temas
etmiştir.
Taşıyıcı feleğin bir tarafında, döndürücü
feleğin belirtilen
hareketi gibi ay küresinin dahi döndürücüsü
tarafında kendi merkezi
çevresinde burçlar sırasına
uymadan, kendine özgü hareketiyle doğudan batıya
dönüşünü, rasatçılar gözle
müşahede etmişlerdir. "Feleklerde durucu hiçbir
şey yoktur," deyip
gitmişlerdir. Döndürücünün çevresi üzerinde bu ayın
merkezi,
taşıyıcının çevresinin hareketi üzerinde döndürücünün
merkezinin
hareketinden az olduğundan ebedî
olarak ay, ne geri dönücü bulunur, ne
durucu görünür. Ancak dorukta
yavaş hareketi müşahede olunur. Ayın
taşıyıcı
feleğinin kuşağı,
eğilimli feleğininkine teğet olup; döndürücü feleğin
zirvesi dahi,
taşıyıcı feleğin kuşağına
erişmiş bulunduğu cihetten,
açıklaması yukarıda
geçen ayın eğilimli feleğinin burçlar feleğinden kuzey
ve güneye olan beşer derece
eğiminden gayri ay yıldızının enlemi bulunmaz.
öteki gezegenler gibi enlem farkı olmaz. Zira ki, ayın
eğilimli, taşıyıcı
ve döndürücü felekleri tek bir yüzeyde birbirine teğet
bulunup, birbirinden
asla ayrılmazlar ve eğilmezler. Bu dört felekle,
ayın durumları nizam
bulmuştur.
Dördüncü Madde
Güneşe nispetle aya ârız olan durumları
bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, astronomlar demişlerdir ki:
Güneşe nispetle aya
ârız olan durumların birisi çakışmadır.
Yani bize dönük olan yüzünün,
güneşten üzerine düşen ışıktan hâli
olmasıdır. Yoksa güneş ile ayın
aryasında yerin gölge olmasıyle çakışma olmaz.
Zira ki güneşe ay arasında
yerin bulunması, ay tutulmasıdır. Çakışma
değildir. Ayın bir durumu dahi
fazlalıktır. Yani ayın güneşten
uzaklaşması sebebiyle, güneşin
ışığının
ayın yüzünde fazla görünmesidir. Bir durumu dahi ilk
dördündür. Yani ayın
bize dönük olan yüzünün yarısının dolunaydan önce
güneşin nuruyla
aydınlanmasıdır. Bir durumu dahi dolunaydır.
Yani ayın yüzdeki nurun
artmasının tamamlanmasıdır. Bir durumu dahi
azalmadır. Yani ayın güneşe
dolunaydan sonra yaklaşması hasebiyle güneşin
nurunun ayın yüzünde
eksilmesidir. Bir durumu dahi ikinci dördündür. Yani ayın
bize dönük olan
yüzünün yarısının dolunaydan sonra
ışıklı kalmasıdır. Ayın bir durumu dahi
güneşi gölgelemesidir. Yani nurlu güneşin bile dönük
olan yüzünün tamamını
veya bir kısmını ayın bizden gizlemesidir.
Ayın bir durumu dahi
tutulmasıdır. Yani güneş ile ayın arasına
yerin girmesiyle ayın tamamının
veya bir kısmının güneş
ışığından hâli kalmasıdır.
Ayın bu safhalarının açıklanması budur
ki: Ay, aslında siyaha yakın
lacivert olup, ne gök rengi ne de
siyahtır. Madenî bir ayna gibi karanlık
ve kesif olup, yuvarlak ve parlak bir
top şeklinedir. Bir yerden aldığı
nuru, bir yere aksettirmeye
kabiliyetlidir. Şu halde ay, nur ve ışığını
ancak güneşten alıp, güneşe dönük ola
yarısının çoğu sürekli ışık
bulmuştur. Eğer aralarında yerin gölgesi bulunmazsa
bu böyle devam eder.
Güneş küresi, ay küresinden büyük olduğundan; ayın
yarısından çoğuna ışık
verip, yarısından azı karanlık
kalmıştır. Yerin gölgesi, koni şeklinde
olup, zühre feleğinin çukur yüzünde son bulmuştur.
Koninin tepesinin
gölgesi, burçlar kuşağına teğet olmak
lazımdır. Zira ki güneşin merkezi,
merkez dışı kuşağında sürekli
burçlar kuşağının yüzeyine ulaşmıştır. Bu
durumda toplanma sırasında, yani güneşle ayın
bir burcun aynı yerinde
ulunmaları halinde; ay, bizle güneş arasına girip,
karanlık yüzünün yarısı
bize dönük olur ve ayın aydınlık yüzeyinin
yarısı bize görünmez olur. Şu
halde çakışma budur. Çünkü ay, hızlı
gidişiyle güneşi oniki derece kadar
geçip, ondan uzaklaşır. Ayın nurlu yüzünün
yarısı, bir miktar bize
meyleder. Onun bize bir tarafı görünür. İşte hilâl budur. Bu, gizlenmeden
bir gün sonra olur. Zira ki ay, bir gün bir gecede, onüç derece
kadar
hareket eder. Güneş te bu müddet içinde bir derece kadar
gider. Böylece ay,
güneşten her gün oniki derece kadar uzaklaşır.
Hilalden sonra ay, güneşten
gün gün onikişer derece uzaklaştıkça, ayın
güneşe uzak olan batı tarafından
aydınlık yarısının bize eğimi fazla
olur. İşte fazlalaşma budur. Bundan
sonra ay, güneşten uzaklaştıkça, ayın
güneşe uzak olan batı tarafından
aydınlık yarısının bize eğimi fazla
olur. İşte fazlalaşma budur. Bundan
sonra ay, güneşten uzaklaştıkça,
ışığı her gece bize nispetle fazla olup,
döndürür. İlk defa üç burç kadar güneşten
uzaklaştıkça, ayın nurlu yüzünün
yarısı görünür. İşte bu ilk dördündür. Bundan
sonra güneşten uzaklaşmaya,
altı burç kadar yol aldıkta; ay, güneşe
karşı olmakla, bizler ikisinin
arasında bulunuruz. Aydınlık yüzünün
yarısı tamamıyle bize dönük olup, ay
ondört olur.
İşte buna, dolunay denir. Bundan sonra ay, güneşi
karşısından
ayrıldıkta;
son yarısından gün gün güneşe yaklaşması sebebiyle,
karanlık
yarısı,
batı tarafından yana yine bize meyleder: Bu miktar aydınlık
tarafı
da doğu
tarafından güneşten yana gider ve bize nispetle
karanlığı fazla ve
aydınlığı
noksan olur. İşte noksanlık budur. bundan sonra ay, güneşe
yaklaştıkça,
karanlığı her gece fazlalaşıp, ikisinin arasında
yine
döndürür. Tekrar bize
nurlu yüzünün yarısı görünür işte ikinci dördün
budur. Ay, güneşe
gün gün yaklaştıkça, karanlığı artıp, nuru
azalır. Ta ki
güneşle bir arada
tekrar çakışır. Ay, bu durumlarıyla konaklarını
katedip,
kâh güneşe
karşı, kâh çakışık olmasıyla yaklaşık
her yirmidokuzbuçuk günde
bir kere güneşle
yakınlaşması ve çakışması olur. "Bu aziz ve alîm olan
Allah'ın takdiridir." (36/38)
Kadîm, kâdir, hakîm ve yaratıcı olan Allah
münezzehtir.
Beşinci Madde
Güneş ve ay
tutulmalarını; ayla doruğu arasına güneşin girmesini;
ayın
doruk, etek, tepe ve kuyruk
noktalarının hareketini bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, astronomlar
demişlerdir ki: Bu ay küresi, kesif ve
karanlık olduğundandır
ki, güneşle bir araya gelmesi vaktinde, eğilimli
feleğinden hâsıl olan tepe ve
kuyruk düğümleri yanında, burçlar kuşağında
güneşin yoluna rastlasa; ayın
cismi bizimle güneş arasında bulunup,
ışığının
tamamını veya bir kısmını bizden örter. Şu halde
güneş tutulması
budur. Ve güneşin yüzünde o vakit
ortaya çıkan siyahlık, ayın cisminin
rengidir. Tutulma sırasında
güneşin siyahlığı batı tarafından başlar. Zira
ki, ayın batıya yönelik
hareketi, güneşin batıya yönelik hareketinden daha
hızlı olduğundan; ay
batıdan gelip, güneşe erişip, araya girer. Bundan
sonra güneşi geçtikçe,
gidişinin süratinden, güneş yine batı tarafından
parlamaya başlar. Bu kararma
(ayın gölgesinden meydana geldiğindendir ki,
güneş tutulması sürekli
olarak, ayla çakışması durumuna mahsus olup, sair
durumlarda asla
bulunmamıştır.
Ay tutulmasının açıklanması
budur ki: Eğer ay küresinin tepe ve kuyruk
düğümleri, burçlar
kuşağından iki cüzün karşısı yanında, yani
bu hizalarda
güneş ile
karşılıklı olsa; yerküre ikisinin arasına girip,
ayın güneşe
dönük olan yüzüne yerin gölgesinin
düştüğü kadarına ulaşamayıp; ay aslî
karanlığı üzere kalır. İşte ay
tutulması budur. Ayın kararması ve
parlamaya
başlaması ilk doğu
tarafından ortaya çıkar. Zira ki, güneşin doğuya yönelik
hareketiyle hareket eden dünyanın
koni gölgesinin batı tarafına, ayın
batıya yönelik hareketiyle
batı tarafından ulaşıp; ayın önce doğu
tarafı
gölgeye dahil olup, önce o taraf
tutulur. Ayın önce doğu tarafı karanlıktan
çıkıp yine önce o taraf
parlar. Bu durum yerin gölgesinden dolayıdır ki, ay
tutulması sürekli bedir ve dolunay haline mahsustur. Başka zamanlarda asla
tutulma olmamıştır. Yine
güneşe kıyasla aya ârız olan durumların biri budur
ki: Güneş orta hareketiyle hareket
ettikçe, ayın doruğuyla, döndürücüsünün
merkezi arasında ebediyen tavassut
eyler. Zira ki, ayı döndürücüsünün
merkezi kendi doruğundayken,
güneşin merkeziyle, burçlar feleğinden bir
nokta yanında
çakışsalar, bundan sonra o noktadan ayın kuyruk düğümüyle
eğilimli feleğinin burçlar
sırasına uymayan hareketleriyle ayın doruğu,
doğudan batıya ve döndürücünün
merkezi o noktadan burçlar sırası üzere
batıdan doğuya hareket
ederler. Güneş dahi aynı sıra üzere batıdan doğuya
hareket eder. Ezelî takdirle o iki
hareket, ayın doruğu ile batıya
döndücürü feleğinin merkezinin
hareketiyle doğuya öyle bir tarz ve tavır
üzere hareket ederler ki, ebediyen
güneş, ikisi arasında aracı bulunur. Bu
tavassuttan lâzım gelir ki,
ayın döndürücüsünün merkezi, güneş ile iki
dördün vaktinde kendi eteğinde buluna. Güneşle bir araya
gelme vakitlerinde
ay, kendi doruğunda buluna. Şu
halde ayın döndürücü feleğin merkezi,
vasatî her dönüşünde iki defa
doruğuna yükselip, iki kere eteğine iner.
"Bu, aziz ve alim olan
Allah'ın takdiridir." Ayın doruk ve etek noktaları
eğilimli feleğiyle; tee ve
kuyruk düğümleri mümessil feleğiyle hareket
ettirildiklerinden, sair doruklar ve etekler gibi, burçlar
feleğinde
yerleri belirli değildir. Eğilimli
ve mümessil feleğin hareketleriyle
seyyar ve dönücüdürler.
Altıncı Madde
Ayın tabiat ve
sıfatlarını, cisminin miktarını ve feleğinin uzaklığını
bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, müneccimler
sözbirliğiyle demişlerdir ki: Bu ay
yıldızının
tabiatı, itidal üzere soğuk ve rutubetli olup, gece dişisi
bulunmuştur. Orta kutlu
nâmıyle isimlendirilmiştir. Ayın vasıfları: Zaaf,
acz, hıfz, cehl, hakaret, acele,
nemime, ihbar, deliller, hareket ve ses
bulunmuştur. Ayın tali
bulunduğu menilerde bu vasıflar gözlenmiştir. Ay,
pazartesi günü ve cuma gecesine hâkim
bulunuştur. Şu halde o günün ve bu
gecenin evvelki saatleri bulan nispet
kılınmıştır.
Ay yıldızının
cisminin miktarında, mümessil ve eğilimli feleklerinin uzaklık
mesafelerinde rasatçılar,
matematikçiler ve geometriciler ittifak üzere
demişlerdir ki: Ayın mümessil
feleğinin yumru yüzeyinin, âlemin merkezinden
uzaklığı mesafesi,
yaklaşık seksenyedibin beşyüzyirmidört fersah
ölçülmüştür. Bu feleğin çukur
yüziyinin âlemin merkezinden uzaklık
mesafesi, yaklaşık
seksenikibin beşyüzkırkaltı fersah heap
kılınmıştır.
Mümessil feleğin
kalınlığı, yaklaşık dörtbin dokuzyüz
yetmişsekiz fersah
bulunmuştur. Ayın
eğilimli feleğinin yumru yüzeyinin âlemin merkezinden
uzaklık mesafesi,
yaklaşık seksenikibin beşyüzkırkaltı fersah
ölçülmüştür.Bu feleğin çukur
yüzeyinin uzaklığı, yaklaşık kırküçbin
yüzdoksansekiz fersah hesap
kılınmıştır. Eğer bu hesaplanmış
mesafeden
yerin yarıçapı
çıkarılsa ki, o binikiyüz yetmişiki fersahtı. Şu halde
yeryüzünün her tarafından
ayın feleğine varıncaya değin gökle yer arasındaki
hakiki uzaklık, kırkbirbin
dokuzyüzyirmialtı fersah kalır ki, yaklaşık
yerin yarıçapının
otuziki katı yüksekliktir. Bu mesafedir ki, oluşum ve
bozuşum âleminin
değişikliğe uğrayan eşyasıdır. Unsurlar ve
bileşikler
mekanı; atmosferin ve gök
boşluğunun ahillidir. Suret ve şehadet âlemi ve
daracık dünya
evidir.
Ayın eğilimli
feleğinin kalınlığı, yaklaşık otuzdokuzbin
üçyüzkırksekiz
fersah bulunmuştur.
Ay küresinin cismi ise, yerkürenin yaklaşık kırkikide
biri olup;
açıklanan yıldızların ve feleklerin uzaklıkları
ve cisimleri,
dörtlü orantıyle
rasatçılarla belirlenip, nice hesabî delillerle, geometrik
bürhanlarla ve aklî
tecrübelerle hepsi ispat olunmuştur.
1. kitapta
açıklanan genel islamî bilgilerde, yerlerin ve göklerin
cisimlerini
uzaklığını beşyüz yıllık yol ile tariften
murat, sayı
belirlemesi
değildir ki ölçü itibar oluna; belki bu, büyüklüklerinde
mübalağadan
kinayedir. Zira ki, Allah'ın kudreti sonsuzdur. Mülkünde
olanı
en iyi Allah bilir.
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |