8-Bölüm
:
DÖRDÜNCÜ Bölüm
Cisimlerin miktarlarını, boyutlarını
beyan eden geometrinin, astronomi için önemli ve lüzumlu olan şekillerini
kolay bir yöntem üzere dört madde ile beyan eder.
Nokta, çizgi, yüzey ve cismin tariflerini; çizgi ve yüzeyin
kısımlarını ve özelliklerini özet olarak bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, geometriciler demişlerdir ki:
Arazın kısımlarından her nesne ki, ancak duyularla
işareti kabul olup, hiçbir cihetle bölünme kabul etmese, ona: Nokta derler
ki, hakikatte yer tutup, cüzü olmayan nesnedir. Bu
nesne, çizginin son iki
ucudur. Arazların kısımlarından bir nesne ki, ancak duyularla
işaretlenip ancak bir cihetle bölünme kabul etse, ona: Çizgi derler ki,
noktayla biten, uzunluğu, genişliği ve derinliği olmayan
bir nesnedir. arazların kısımlarından her nesne ki,
duyularla işareti kabil olup, iki cihetle bölünme kabul etse, yani uzunluk
ve genişlik yönünden bölünme kabul etse, ona: Yüzey derler ki, o nesne
uzunluk ve genişlikle olup, çizgiyle biter. Arazlardan bir nesne ki, üç
cihete göre bölünme kabul etse, yani uzunluk, genişlik ve derinlik
bakımından bölünmesi kabul olsa, ona: Cisim derler ki, matematikte bahsolunan
cisim bilgisidir. Çizgi, doğru ile eğriye ayrılır. Doğru çizgi odur ki uzunluğu, mesafesi üzere
farz olunan noktalar toplamı birbirinin hizasında ola, yani
bazı cüzleri yüksek, bazı cüzleri alçak olmayıp, bir tarafı
göze mukabil oldukta; öteki tarafıyle ortasının ve diğer
tarafının görünmesine bir engel olmaya. Eğri çizgi, bunun tersi
olup, uzunluk mesafesinin cüzleri eğrilik üzere olup, bir tarafı göze
mukabil oldukta; öteki tarafıyle ortasının görünüşüne
eğri parçalar engel ola. Doğru çizgiler dahi ya paraleldir ya paralel
değildir. Paralel çizgiler, düz olan iki ya fazla çizgilerdir ki,
birbirlerinden uzaklıkları, bütün cüzleri eşit oyup, iki
yanlarından doğruluk üzere sonsuza dek uzatılsalar, birbirlerine
kavuşmaları mümkün olmaz. Paralel olmayan çizgiler, doğru
çizgilerin tersidir. Yüzey ise, ya düzdür, ya değildir. Düz yüzey odur ki,
bir ucundan bir ucuna varıncaya dek o yüzey üzerinde farzolunan cüzlerinin
çizgileri birbirine karşılıklı ve paralel ola. Düz olmayan
yüzey, bunun tersidir ki, düz olmayan yüzeylerin bazısına
değirmi deler. Kürenin dış
yüzeyinin yumruluğu gibi. Bunların yarımlarına: Yarım
değirmi yumru ve yarım değirmi bükey derler. Yüzeylerin
paralelleri ve paralel olmayanları; çizgilerin paralelleri ve paralel olmayanlarıyla
kıyaslanırsa, bilinir.
İkinci Madde
Üçgenlerin
kısımlarını, dörtgenlerin çeşitlerini, çokgenlerin
açı kısımlarını, dairenin merkez ve çevresini, çap,
kiriş, yay, pay ve sintüsü özet olarak bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki,
geometriciler demişlerdir ki: Her yüzey ki, onu bir çizgi veya ziyade
çizgi kuşatır, ona: Yüzey şekli derler. Eğer yüzeyi, üç
çizgi kuşatırsa, ona: Üçgen derler. Bu dahi üç
kısımdır. Birisine: Eşkenar üçgen denir ki, her üç
kenarı birbirine eşittir. Birine: İkizkenar üçgen derler ki,
ancak iki kenarı beraberdir. Birine: Çeşitkenar üçgen derler ki,
kenarlarının üçü dahi birbirinden farklıdır. Eğer
yüzeyi, dört çizgi kuşatırsa, dörtgen derler. Eğer beş
çizgi kuşatırsa, beşgen derler. Bu minval üzere on kenara varıncaya
kadar ongen derler. Eğer kenarları eşit olursa: Kare,
beşgen, altıgen, yedigen, sekizgen, dokuzgen, ongen derler. Ama üçgen
ve dörtgen dahi kısımlara ayrılırlar. Üçgende, dik açı
bulundukta; dik üçgen, derler. Geniş açı
bulunduğu takdirde; geniş üçgen adı verirler. Geniş ve dar
açıların bulunduğu üçgen, dar açılı üçgendir. Aynen
bunun gibi, dört kenarı olan şeklin, dört kenarı eşit
olursa ve dört dik açısı olursa, ona: kare derler. Açıları
dik olup, kenarları eşit olmayana: Dikdörtgen. Bunun aksine ki,
kenarları eşit olup, açıları dik olmayana: Eşkenar
dörtgen derler. Kenarları eşit olmayıp, açıları dahi
dik olmasa, lakin kenar ve açılarından karşılıklı
ikisi eşit olsa, ona eşkenar dörtgen derler. Bunların
dışındakilere yamuk derler. Kenarları dörtten fazla olan
şekile: Çokgen dahi derler.Açı, iki çizgiyle
kuşatılmış bir yüzeydir ki, kenarları bir noktada
birleşir ki o iki çizgi bitişik olmaya. Açı iki kısım
olup; birine: Doğu açı derler ki, bir noktada bitişmeksizin
uzayan iki çizginin arasında yumrusudur. Birine geometrik cisim derler ki,
bir veya daha faza yüzeyin kuşatmasından bir cisimde meydana gelir. Mesela koninin üst açısı gibi. Doğru
açı dahi üç kısımdır. Birine: Dik açı derler ki,
doğru bir çizginin üzerinde, kendi benzeri dik bir çizgi olup, iki
tarafında oluşan iki eşit açıların biridir. Dik olan
doğru çizgiye: Dikey derler. bir kısmına: Dar açı tabir
ederler ki dik açıdan küçüktür. Bir kısmına dahi geniş
açı derler ki, dik açıdan büyüktür. Bu iki kısmın
kenarları doğru olmak lazım gelmez.Şekil bir uzamdır
ki, bir eğri çizgi, düz bir yüzeyi bir yönüyle kuşatır ki, yüzeyin
içinde bir nokta farz olunsa, o noktadan çevreye çekilen çizgilerin cümlesi
eşit olur. Şimdi o çevrelenen yüzeye daire derler. Onu çevreleyen
eğri çizgiye, daire çizgisi ve değirmi çizgi derler. o ortada var
sayılan noktaya, dairenin merkezi derler. Merkezden çevreye uzanan
çizgilerin her birine, dairenin yarıçapı derler. Merkezi geçip, her
iki uca ulaşan doğru çizgiye -ki belirtilen yarıçaplardan her
ikisinin tamamıdır dairenin çapı derler. Bu çap ki, o daireyi
iki eşit parçaya bölüp, çapın tamamıyle çevrenin bir
yarısını kuşatır ve o daireyi iki parça edip, merkezi
geçmeyen doğru çizgiye: Veter (kiriş) denir ki, daireyi iki eşit
parçaya bölmeyip, biri büyük ve biri küçük olmak üzere iki kısma böler. Bu
iki kısmın her birine: Parça adını verirler ve çevrenin her
parçasına kavs (yay) adı verirler. Kirişin yarısına: Düz sinüs derler. Kirişin yarısından
çıkıp, yayın yarısına ulaşan dikeye: Sinüs
eğrisi derler. Dairenin çapının yarısına: mutlak sinüs
derler, gaflet olunmaya.
Mücessem şekillerden,
küp, silindir, koni, küre şekillerini; merkez ve çevresini,
kuşağını, kutbunu; eksen ve hareketini, dairelerle
dönencelerini, yavaş ve hızlı hareketlerini özet olarak bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki,
geometriciler demişlerdir ki: Her cisim ki, ou bir veya daha fazla yüzey
kuşatır, ona: Mücessem şekil derler. Eğer bir cismi,
altı eşit kare kuşatırsa, ona: Küp derer. Eğer iki
eşit paralel daire çevreleri arasını birleştiren düz yüzey
ile bir cismi kuşatırlarsa, o cisme: Silindir derler ki, o iki daire
onun tabanlarıdır. Merkezlerini birleştiren çizgi, o silindirin payıdır
ki, eğer bu pay o tabanlar üzerine dikey olursa, o: Dik silindirdir. Değilse:
Eğik silindir derler. Eğer bir daire, merkezden çam
kozalağı yüzeyi gibi dar bir noktaya yükselip, bir cismi
kuşatırsa, ona: Koni derler ki, o dairenin tabanıdır.
Merkezden o noktaya çıkan çizgi, o koninin payıdır. Eğer o pay taban üzere dikey olsa, o: Dik konidir.
Değilse eğik konidir. Bir şekil o şekilde olursa ki, onun
ortasından bir nokta farz olunup, o noktadan o cismin yüzeyine çekilen
çizgilerin cümlesi eşit olsa, o şekile: Küre ve o yüzeye: Kürenin
çevresi ve değirmi yüzey derler. O noktaya: Kürenin merkezi ve o çizgilere:
Kürenin çaplarının yarıları derler. Bu düz yüzey, bir
küreyi iki parça eyledikte; bir daire ortaya çıkar. Eğer o yüzey
kürenin merkezini geçerse, o daireye, büyük; ötekilerine küçük daire adı
verilir. Kürenin çevresinde her nokta ki farz olunur, bir devrini tamam
ettikte; bir daire çizer. Ancak iki karşılıklı nokta ki,
onlara küre kutbu, hareket kutbu dahi derler. Bir çap ki, iki kutbun
arasını birleştirir, ona: Eksen derler. Anlatılan
dairelerden o daire ki, onun kutbu, kürenin kutbunun aynısıdır. Merkezi,
kürenin merkezinin aynıdır. Ona: Küre kuşağı derler. O
daire, iki kutbun arasını yarıya bölmekle, ona
paralellik eden bütün dairelerin en büyüğüdür. O
daireler birbirinden küçüktür ki, onlara: var sayılan devir noktaları
denir. İki tarafta bulunup, kuşağa oranla boyutları
eşit olan her iki daire eşittir. Kürenin iki kutbu, bu dairelerin
dahi kutuplarıdır. o halde şüphe yoktur ki bir küre, kendi
yerinde hareketiyle merkezi üzere dönerse, onun kuşağı üzerinde
bulunan hareketi, hızlı olup, kuşağa paralel olan küçük
daireler üzerinde bulunan hareketi; kuşakta bulunan hareketine
kıyasla yavaştır. Kutuplarına yakın olan hareketi,
kuşağına en yakın olan haraketinden çok daha
yavaştır. Kürenin tamamı kendi yerinde durup, hareketi bu minval
üzere iken hareketinin sürat ve yavaşlıkta farklılık göstermesi
tabii bir iştir.
Bu işin bizzat kendisine bağlı olan
farklılığı, feleklerin hareketinde sabit bir şekilde
sürer. Feleğin hareketi, ya basittir veya muhteliftir. Basit olan haraketi
ki, ona: Benzerli hareket derler. Odur ki, feleğin yüzeyinde ya içinde var
sayılan bir nokta ki, o haraketle hareket eylese; o feleğin
çevresinde eşit zamanlarda eşit açılar oluştura. Mesela
dokuzuncu felek ki, en büyük felektir; âlemin merkezinin çevresinde
doğudan batıya hareketle, bir gün bir geceye yakın bir sürede
bir dönüşünü tamam eder. O halde, bu feleğin yüzeyinde farzolunan nokta
o hareketle eşit zamanlarda eşit mesafeler kateder. Alemin merkezi çevresinde,
eşit zamanlarda, eşit açılar oluşturur. Yani bu
feleğin çevresinde kuşak misilli farz olunan daire,
üçyüzaltmış eşit dereceye bölünüp; bu kuşak üzerinde farz
olunan o feleğin noktası, anlatılan şekilde hareket
eyledikçe her
bir yıldız
saatinde, onbeş derece mesafe kateder. Önceki saatte kat eylediği onbeş
derece kavse, ikinci saatte kat eylediği onbeş derece kavsi
eşittir. Bu minval üzere hareketle âlemin merkezi çevresinde, önceki
saatte oluşturduğu açı, ikinci saatte oluşturduğu
açıya eşittir. Diğer saatleri dahi buna kıyas ile bilinir. Bu
harekete, merkez çevresinde benzerli hareket derle. Eğer böyle olmasa
benzerli demezler. Muhtelif hareket odur ki, benzerlinin tersi ola. Feleğin
hareketi ya tektir ya bileşiktir. Tek hareket odur ki, bir felekten çıka.
Bileşik hareket odur ki, birden fazla felekten çıka. Her basit hareket, tektir. Lâkin her tek hareket,
basit değildir. Her muhtelif hareket bileşiktir. Lâkin her
bileşik hareket, muhtelif değildir.
Dördüncü Madde
Yüzeysel şekillerin
ölçülerini, mücessem şekillerin miktarlarını ve yüksekliği olan
eşyanın yüksekliklerini bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki,
geometriciler demişlerdir ki: Bir yüzeyin miktarı onun ölçümüdür.
Yani bir şeklin ölçüm bilimi, onun yüzeyinin miktarını bildirir.Dik
açılı olan bir üçgenin ölçümü, dik açısını
kuşatan iki kenarının birini, öteki kenarın
yarısına çarpmakla elde edilir. Geniş açılı olan
üçgenin ölçümü, bu açısından kirişine çıkan dikeyi,
kirişin yarısına çarpmakla veya aksiyle elde edilir.
Açıları eşit olan üçgen ölçümü, herhangi bir açısından
kirişine çıkan dikeyi, kirişin yarısına çarpmakla veya
aksiyle elde edilir. Eşkenar olan üçgenin ölçümü, bir kenarının
karesinin dörtte birinin iki katını üçe çarpmakla elde edilir.
Dikdörtgenin ölçümü, bir kenarını, kendi yarısına çarpmakla
elde edilir. Eşkenar dikdörtgenin ölçümü, kenarlarından birini, öteki
kenarına çarpmakla elde edilir. Çok kenarın ölçümü, iki çapından
birinin yarısını, o çapının tamamına çarpmakla
elde edilir. Eşkenar olan çokgenlerin ölçümleri, çaplarının
yarısını kenarlarını toplamının
yarısına çarpmakla elde edilir.Dairenin ölçümü, çevresine bir ip
tatbik edip, bunun yarısını, çapının
yarısına çarpmakla elde edilir. Eğer dairenin çapı, üçe ve
yediye çarpılsa, çevresinin ölçümü elde edilip, ipe hacet kalmaz. Eğer
dairenin çevresi, üçe ve yediye bölünse, çapına gerek kalmaz. Zira ki, her
dairenin çevresi, çapının üç ve yedi katıdır. Onun için bir
dairenin çapı, yirmi ikiye çarpılıp, çarpım yediye bölünse,
Bölüm
o dairenin çevresi olur. Eğer dairenin çevresi, yediye
çarpılıp, çarpım yirmiikiye bölünse, Bölüm
o dairenin çapı
olur. Küpün ölçümü, karenin ölçümünden bilinir.
(Karenin ölçümünün altıya çarpımı) Dik silindirin yüzölçümü, bir
tabanını çevresine çarpmakla elde edilir. Dik koninin yüzölçümü,
tepesiyle tabanı çevresini birleştiren dikeyi, çevresinin
yarısına çarpmakla elde edilir. tabanlarnın yüzölçümleri ise,
tıpkı dairede olduğu gibidir. Kürenin yüzölçümü,
çapını, en büyük dairesinin çevresine çarpmakla elde edilir. Kürenin
bütün miktarları, çapının yarısını, üçgeninin
yüzeyine çarpmakla elde edilir. Yahut çapı, küpünden yedisini ve yedisinin
yarısını atıp, kalandan dahi aynı şekilde
kalandan doksanı atmakla, bütün miktarı elde edilir. Bunlara kıyasla
bulutların miktarları, feleklerin cisimlerinin ve
yıldızların ölçümleri ortaya çıkar.Yüksekteki şeylerin
yüksekliklerinin ne miktar olduğunu bilmenin kolay yolu budur ki: düz bir
yerde bulunan yüksek nesnenin taşının düşüş yerine
ulaşmak mümkün ise; o düz yerde boyundan daha uzun bir mızrak dikip,
ondan o kadar uzaklaşırsın ki, görüşün o
mızrağın tepesinden geçip, o yüksek şeyin tepesine vara.
Bundan sonra durduğun yerden, o yüksek şeyin taşının
düşüş yeri olan aslına varıncaya değin, ayak ile, ya
başka eşya ile ölçüp, bulduğun toplamı, mızrağın
senin boyundan fazla olan kısmına çarparsın. Sonra elde
ettiğin sayıyı, durduğun yerle o yüksek şeyin,
mızrağın tamamının arasındaki mesafeye bölüp, Bölüm
e
kendi boyunu eklersin; ne miktara ulaştıysa, işte o yüksek
şeyin yüksekliği odur.Öteki çözüm yolu da budur ki: O yüksek
şeyin yakınında olan düz yer üzerinde bir ayna koyup, ondan
uzaklaşırsın. O kadar gidersin ki, o aynada yüksek şeyin tepesini
seyredesin. Sonra ayna ile yüksek şeyin arasındaki mesafeyi boyuna çarparsın
ve çarpımı, durduğun yerle aynanın arasındaki mesafeye
bölersin ve işte Bölüm
o yüksek şeyin yükseklik mesafesidir. Zira ki,
boyunun, durduğun yerle aynanın arasındaki oranı; o yüksek
şeyin ayna ile kendi aslı arasında olan oranı gibidir.
Şu halde bilinmeyen, ortalardan biridir. Çünkü dörtlü orantıdan boyun
yüksekliği ilktir ve ayna ile durulan yerin arası mesafesi ikincidir.
Yüksek şeyin yüksekliği ise üçüncüdür. Ayna ile yüksek şeyin
aslı dördüncüdür. Burada bilinmeyen üçüncüdür. Vakta ki, iki tarafın
çarpımını bilinen ortaya bilersin; bilinmeyen Bölüm
olur.Bir
yolu dahi budur ki: Bir asa dikip, gölgesinin sana olan oranını
bilirsin. Şu halde yüksek olan şeyin gölge vaktinden, yükse
şeyin yüksekliğini bilirsin. Güneş ufuktan kırkbeş
derece yükseldikte; her nesnenin gölgesi, kendisi kadar olur. Şimdi,
geometriden bu miktarca yazıldıkta; Allah Taâlâ'nın:
"Göklerin ve yerin melekûtuna bakmazlar mı?" (7/185) remzi,
âlemin yapısından da bir miktarca yazmağa gerektiren sebep
olmuştur. Ta ki, en yüze istek olan Mevla'yı tanımaya yardımcı
ola.
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |