ÖRTÜNME (TESETTÜR)
1) Tesettürün niteliği:
Tesettür, arapça "setere" kökünden "tefe'ul" vezninde bir mastar olup, sözlükte; örtünmek, gizlenmek, bir şeyin içinde veya arkasında saklanmak
anlamlarına gelir. Bir fıkıh terimi olarak tesettür, erkek veya kadının şer'an örtülmesi gereken yerlerini örtmesi demektir. Bir kimsenin örtmesi gereken ve başkasının bakması haram olan yerlerine "avret yeri" denir. Gerektiğinde evlenmeleri caiz olan, karşı cinslerin biri diğerinin yanında olunca avret yerlerini örtmesi
gerektiğinde görüş birliği vardır. Sağlam görüşe göre, bir kimse tek
başına olduğu zaman da örtünmelidir. Buna göre; bir kimsenin temiz elbisesi bulunduğu halde, kimsenin olmadığı yalnız
başına bir odada çıplak olarak kılacağı namaz sahih olmaz. (İbn
Âbidin, Reddü'l-Muhtar, Mısır (t.y.), I, 375)
Yıkanma, tuvalet ihtiyacı ve taharetlenme gibi ihtiyaçlar dışında, bir yerde de bulunulsa, mü'minin namaz içinde veya namaz dışında avret yerlerini örtmesi farzdır. Bunun delili Kur'an, Sünnet ve sahabe uygulamasıdır.
2) Tesettürün dayandığı deliller
a) Kur'an-ı Kerim'den deliller:
İnsanın örtünme ihtiyacının ilk insan Adem ve Havva ile başladığı, çıplaklığın çirkin bir şey olduğu ayette şöyle belirtilir:
"Ey Ademoğulları! Şeytan ana ve babanızı kötü yerlerini kendilerine göstermek için
elbiselerini soyarak nasıl cennetten çıkardıysa, sizi de aldatmasın.'' (el-A'râf,
7/27) "Ey Ademoğulları! Size çirkin
yerlerinizi örtecek bir giysi, bir de giyip süsleneceğiniz bir giysi indirdik. Takva örtüsü ise daha hayırlıdır."
(el-A'râf, 7/26) Hayvan yünlerinden giysi için yararlanmanın
gereğine şöyle işaret edilir: "Davarları da o yaratmıştır ki, bunlarda sizin için ısıtıcı ve koruyucu maddeler ve nice nice yararlar vardır."
(en-Nahl, 16/5)
Örtünmenin gayesi başkasının bakışlarından korunmak ve ırzı meşru
olmayan cinsel isteklerden sakınmaktır. İnsandaki edep ve haya duygusu örtünmeyi gerektirir. Ancak mü'min erkek ve kadınların örtünmede asıl gayesi Yüce Allah'ın rızasını kazanmak olmalıdır. Çünkü Allahü Teala'nın emir ve yasaklarına uymak bir ibadettir. Namaz ve oruç gibi ibadetleri emreden Allah (c.c), ibadet içinde ve dışında örtünmenin şekil ve sınırlarını da belirlemiştir.
Cahiliye döneminde Arap toplumu Kabe'yi çıplak tavaf ederlerdi. Gündüz erkekler, gece kadınlar gelir ve tavaflarını anadan doğma yaparlardı. Onlar;
"içinde günah işlediğimiz giysilerimizle tavaf yapamayız" diye bir gerekçe de gösterirlerdi.
İşte daha Mekke döneminde İslam toplumunun tavaf sırasında ve
namazda örtünmesi gerektiğini bildiren şu ayet indi: "Ey Ademoğulları! Her
mescide gelişte zinetinizi giyin." (el-A'raf, 7/31.)
Ayet, tavafı ve namaz için mescide gelmeyi kapsamına alır. Buradaki "zinet" sözcüğü "elbise, giysi" olarak tefsir edilmiştir. Böylece namaz ve tavaf gibi ibadetlerde avret yerlerinin örtülmesi farîzasını İslam getirmiş
oldu. (bk. Ebu Bekr el-Cassas, Ahkamu'l-Kur'an. tahk. M. es-Sadık Kamhavî Kahire (t.y.), IV, 205 vd.; Elmalılı, a.g.e. 2. baskı, istanbul 1960, III, 2151, 2152.)
Başka bir ayette; gizli yerlerini örtüp koruyan erkeklerle kadınların Yüce Allah'ın affına ve büyük bir mükafata ulaşacakları
belirtilir. (bk. el-Ahzab, 33/35.)
Örtünmede karşı cinsin bakışlarından korunmak söz konusu olunca, İslam bakanla ilgili olarak da bir sınırlama getirmiştir.
Erkeklerin gözlerini sakınması, kadınların iffetini korumak içindir. Ayette şöyle buyurulur:
"Mü'min erkeklere söyle. Gözlerini zinadan sakınsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, kendileri için daha temizdir."
(en-Nûr, 24/30.)
Kadınların örtünmesi konusunda ise şöyle buyurulur: "Mü'min kadınlara da söyle: Gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zinet yerlerini açmasınlar. Bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar. Zinet yerlerini kendi
kocalarından, kocakarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttali olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizleyecekleri zinetleri bilinsin diye
ayaklarını da vurmasınlar. Ey mü'minler! Hepiniz Allah'a tevbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, umduğunuza nail
olursunuz." (( en-Nûr, 24/31.)
Ayetteki "humur (baş örtüleri)" sözcüğünün tekili "hımar" olup, sözlü-te; kadının kendisi ile
başını örttüğü şey, demektir. Saîd b. Cübeyr (Ö. 95/713), baş örtüsünün kadının boyun ve göğüs kısımlarını örtecek ve
bunlardan hiçbir şey göstermeyecek nitelikte olması gerektiğini söylemiştir.
(bk. el-Kurtubî, a.g.e., XII, 153; İbn Kesir, Muhtasar Tefsir, thk. M. Ali es-Sabünî, 7.
baskı, Beyrut 1402/1981, II, 600, Elmalılı, a.g.e. İst. (t.y.), VI, 15.)
Kadınların ev dışında veya yabancı erkeklerin yanına çıkarken normal ev içi giysilerinin üstüne bir dış elbise daha giymeleri gerekir. Ayette şöyle buyurulur:
"Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış elbiselerinden üstlerine
giymelerini söyle. Bu, onların tanınıp kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok yarlığayıcı ve çok
esirgeyicidir." (el-Ahzâb, 33/59)
Ahzab suresi ve dolayısı ile yukarıdaki ayet, Medine'de 5-7. hicret yılları arasında inmiştir. Ayetteki "celabîb" sözcüğü "cilbab"'ın çoğulu olup sözlükte;
geniş elbise, gömlek ve baş örtüşü gibi anlamlara gelir. Kadını baştan aşağı örten çarşaf, ferace, manto gibi giysiler de cilbab kapsamına girer, "Cilbab" bir fıkıh terimi olarak Elmalılı (Ö. 1358/1939) tarafından şöyle tarif edilmiştir: "Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir", "Kadını tepeden tırnağa örten giysidir", "Kadınların örtündükleri her türlü elbise ve
başka şeylerdir." (Elmalılı,a.g.e.,VI,337.)
Ünlü müfessir el-Kurtubî (Ö. 671/1273) cilbab ayetinin iniş sebebi ve
cilbab terimi ile ilgili olarak şöyle der: "Arap kadınlarında erkeklerden sakınmamak bir adet halinde idi. Onlar cariyeler gibi yüzlerini de açık tutuyorlardı. Bu durum, erkeklerin onlara bakmalarına neden oluyordu. Bu konuda çeşitli düşünceler de ortayaçıkmıştı. Bunun
üzerine Yüce Allah, elçisine; ihtiyaçları için evden dışarı çıkmak istediklerinde dış
elbiselerini (cilbab) üstlerine almalarını emretmesini bildirdi. Çünkü o dönemde henüz evlerde tuvalet edinilmediği için, kadınlar
tuva-et ihtiyacı için sahraya çıkıyorlardı. Böylece hür bir kadınla cariyenin arası ayrılmış olacaktı. Çünkü hürler örtünmesi ile biliniyordu. Bununla bekar veya genç erkeklerin sarkıntılık etmesinden de korunmuş oluyorlardı. Yukarıdaki ayet
inmezden önce, mü'min erkeklerin eşlerinden birisi, ihtiyacı için evden dışarı çıkınca, bazı zayıf ahlaklı erkekler, cariye sanarak kendisine sarkıntılık
edebiliyordu. Bu konuda Hz. Peygamberimiz'e çeşitli şikayetler ulaşınca cilbab ayeti inmiştir". el-Kurtubî cilbab için de şunları söyler: "Cilbab; baş örtüsünden daha büyük olan bir giysidir. Abdullah b. Abbas (ö. 68/687) ve Abdullah b. Mes'ud'tan (ö. 32/652) cilbaba, "rida (bedenin üst kısmını örten giysi yada örtü)" anlamı
verdikleri nakledilmiştir. Kadının baş örtüsü veya peçe anlamına geldiğini söyleyenler de olmuştur. Doğru olan şudur ki, cilbab; bedenin bütününü örten giysidir. Ümmü Atıyye (r. anha)'den şöyle dediği nakledilmiştir:
"Rasülullah (s.a.v.) bize ramazan ve kurban bayramı namazlarında azatlı cariyeleri ve yetişkin kızlarımızı birlikte götürmemizi emretti. Ancak ay hali olanlar mescide girmeyecek ve arka taraftan öğüt, konuşma, hutbe ve duaları izleyecekler ve getirilecek tekbirlere katılabileceklerdi. Hz. Peygamberimiz'e sordum: Ey Allah'ın Rasülü! Bizden
birimizin bu çocukları için dış elbisesi (cilbab) bulunmazsa ne yapalım?". Hz.
Peygamber; "Kardeşi onu kendi cilbabı (dış örtüsü) ile örtsün"
buyurdu. (bk. Buharî, Hyz, 23, Salat, 2, îdeyn, 20, Hacc, 81; Müslim îdeyn, 10-12; Tirmizi, Cuma. 36;; ibn Mace, ikame, 165; ibn Hanbel, V, 84; en-Nevevî (ö. 676/1277); hadisin doğru
anlamının şöyle olması gerektiğini söyler: "kendisine gerekli
olmayan başka bir dış örtü ile onu örtsün." bk. Sahihu Müslim, Çağrı
Yayınevi baskısı, İst. 1992, I, 606, alt not;3; el-Kurtubî, a.g.e. XIV,
156.)
Diğer yandan kadın yaşlanıp ay halinden kesilir ve cinsel yönden
erkeklere istek duymaz olursa, bunun için örtünmede bazı kolaylıklar getirilmiştir. Yüce Allah şöyle buyurur:
"Ay halinden kesilmiş ve evlenme arzusu kalmamış olan yaşlı kadınların zinet
yerlerini göstermemek şartıyla dış örtülerini bırakmalarında kendileri için bir sakınca yoktur. Bununla birlikte, yine de sakınmaları
kendileri için daha hayırlıdır." (en-Nur, 24/60.)
Örtünmenin ahiret hayatında da söz konusu olacağı, iman edip güzel amel işleyenlerin ecri arasında şöyle belirlenir: "Onlar tahtlar üzerinde
kurularak orada altın bileziklerle benezenecekler, ince ve kalın saf ipekten yeşil
elbiseler giyeceklerdir. Ne güzel sevap ve ne güzel dayanak!" (el-Kehf, 18/31.) "Şüphesiz Allah, iman edip, güzel iş yapanları altından ırmaklar akan cennetlere sokacak.
Orada bunlar altından bileziklerle, incilerle bezenecekler. Orada giysileri de
ipektir." (el-Hacc, 22/23.)
"Onların üzerlerinde ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle süslenmişlerdir.
Rableri de onlara son derece temiz bir şarap içirmiştir." (el-İnsan, 76/21.)
b) Sünnetten deliller:
Hz. Peygamberimiz örtünme ile ilgili yukarıda zikrettiğimiz ayetlerin
tefsirini yapmış ve uygulama esaslarını göstermiştir. Bu konuda çeşitli hadisler
nakledilmiştir. Biz birkaç tanesini nakledeceğiz.
Hz. Aişe'den rivayete göre bir gün Hz. Ebü Bekr'in kızı Esma (ö. 73/692) ince bir elbise ile Rasülullah (s.a.v.)'ın huzuruna girmişti. Hz. Peygamberimiz ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu:
"Ey Esma! Şüphesiz kadın erginlik çağına ulaşınca onun şu ve şu yerlerinden başkasının görünmesi uygun değildir". Hz.
Peygamber bunu söylerken yüzüne ve avuçlarına işaret etmişti. (Ebü Davud, Libas, 31; Ebû Davud bu hadise «mürsel» demiştir. Çünkü Halid b. Düreyk bunu Hz. Aişe'den işitmemiştir. bk. el-Kurtubî, a.g.e., XII, 152; el-Heysemî, Mec-mau'z-Zevaid, V,
137.)
Yine Hz. Aişe'den nakledilen başka bir hadiste; "Allahü Teala ergin kadının namazını baş örtüsüz kabul
etmez" buyurulmuştur.(İbn Mace
Tahare, 132; Ebû Davud, Salat, 84; Tirmizi, Salat, 160; Ahmed b. Hanbel, IV,
151, 218, 259.) Ebû Hanîfe'ye (ö. 150/767) göre; bir uzvun dörtte bire kadar olan kısmı açılırsa namaz sahih
olurken, açılan kısım uzvun dörtte birini geçerse namaz bozulur. Cinsel uzuv ve
arkadan ise, dirhem mikdarı az bir yer bile açılsa namaz batıl olur. Ebü Yusuf'a (ö. 182/798) göre bir uzvun
yarısı esas alınmıştır. Yarıdan azının açılması namaza zarar vermezken, fazlası namazı bozar. İmam Şafi'ye (ö. 204/819) göre ise
avret yerinden herhangi bir kısmın açılması namazı bozar. (bk.
Eş-Şevkani, Neylü'l-Evtar, II, 68; eş-Şafii, el-Ümm, I, 77; ez-Zühayli,
el-Fıkhu'l-İslami ve Edilletüh, Dımeşk, 1405/1985, I, 585, 586; Hamdi Döndüren,
Delilleriyle İslam İlmihali, İstanbul 1992, s: 226-228)
Hz. Aişe ilk baş örtüşü uygulamasını şöyle anlatır: "Allah ilk muhacir
kadınlara rahmet etsin, onlar; "Baş örtülerini yakalarının üstüne
taksınlar..." (en-Nur, 24/31) ayeti inince
etekliklerini kesip bunlardan baş örtüsü yaptılar. Yine Satiyye binti Şeybe şöyle anlatır: "Biz Aişe ile birlikte idik. Kureyş kadınlarından ve onların üstünlüklerinden söz ediyorduk. Hz. Aişe dedi ki: Şüphesiz Kureyş kadınlarının bir takım üstünlükleri vardır. Ancak ben, Allah'a yemin olsun ki,
Allah'ın kitabını daha çok tasdik eden ve bu kitaba daha kuvvetle inanan Ensar
kadınlarından daha faziletlisini görmedim. Nitekim, Nur süresindeki "Kadınlar baş örtülerini yakalarının üstüne taksınlar..." ayeti inince, onların erkekleri bu ayetleri okuyarak eve döndüler. Bu erkekler eşlerine, kız, kız kardeş ve hısımlarına bunları okudular. Bu kadınlardan her biri etek kumaşlarından, Allah'ın
kitabını tasdik ve ona iman ederek baş örtüşü hazırladılar. Ertesi sabah, Hz.
Peygamberin arkasında baş örtüleriyle sabah namazına durdular. Sanki onların başları üstünde kargalar vardı."
(Buhari, Tefsiru Sûre, 24/12; Ebû Davud,
Libas, 29; Ahmed b. Hanbel, VI, 188; İbn Kesîr, a.g.e., II, 600)
Hz. Peygamberimiz'in tesettürün uygulanması ile ilgili başka hadisleri ve
sorulara verdiği bir takım cevaplar da olmuştur.
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |