Vaktiyle,
saf-temiz bir adam, Hazreti Hızırı görmek dredine görmüş. Ona birileri:
"- Filan çöle gideceksin filan istikamete doğru yürüyeceksin,
işte oralarda bir yerlerde Hızır'ı görebilirsin, demiş.
O da inanmış, o çöle gitmiş ve o istikamete doğru yüürmeye başlamış.
Gariban adam çölde epeyce yürümüş. Bir müddet sonra birisiyle
karşılaşmış:
"- Selâmun aleyküm..."
"- Aleyküm selâm."
"- Hayırdır, yolculuk nereye kurban?" demiş karşılaştığı adam.
"- Ben Hızır'ı görmek istiyorum. bu çölde bu istikamete gidersem
görebleceğimi söylediler.... Gidiyorum işte...."
"- Peki Hızır'ı görünce tanıyabilecek misin?..
Saf adam:
"- Vallahi, o hiç aklıma gelmedi demiş.
"- Üzülme... Ben sana tarif edeyim: Benim gibi kara kuru, seyrek
sakallı bir adamdır.
"- Eyvallah kurban demişler ve birbirlerinin tersine yürümüşler.
Çok geçmeden aklı başına gelmiş,geri dönmüş ama, kara kuru seyrek
sakallı Hızır (a.s.) sır olup gitmiş.
Adamcağız kulağını kaşımış ve...
"- Hay Allah, kaçırdık." demiş. Hızır'ı kaçırdığına pişman olmuş.
Kaynak :
Mustafa Özdamar, Ladikli Ahmet ağa