Bir gün ikindi vakti yanına bir misâfir
geldi. Tencerede bir parça et vardı. Eti pişirip misâfire ikrâm edeyim
diye düşündü. Fakat, yemeği hazırlamak için de misâfirin yanından
ayrılamadı.
Nihâyet akşam vakti oldu.
Namazlarını kıldılar. Kendisi de, misâfiri de oruçlu idiler. Nihâyet
evde bulunan bir kuru ekmek ve bir mikdar suyu misâfire ikrâm için
hazırladı. Sonra, etin bulunduğu tencerenin Allahü teâlânın izni ile
kaynadığını ve yemeğin çok güzel piştiğini gördü. Misâfire ikrâm ile
iftarı birlikte yaptılar.
Misâfir;
-Hayâtımda bu kadar lezzetli bir yemek yemedim, deyince,
Râbia-tül Adeviyye; -Her hâlinde Allahü teâlâyı
hatırlıyan ve sâdece O'nun rızâsını istiyenlere işte böyle yemek
pişirirler, buyurdu.