Cenaze Namazını Papaza Kıldırtacağım
Mâneviyat erbabı ile zahiri ulema
arasındaki çekişmeler, İslâm tarihinde pek meşhurdur.
Şeyhulislâm Ebussud Efendi
ile, Şeyh Sünbülü Sina Hazretlerinin arasındaki hadisede oldukça
maruftur. Şöyle ki:
Ebusuud Efendi, ilk zamanlar
maneviyata, tarikata, rabıtaya pek inanmaz ve her karşılaştığında,
Sünbül-i Sinan Hazretlerine çok ağır sözler söyliyerek incitirmiş.
Hatta bir defasında, münakaşa o raddeye gelmiş ki, Ebusuud Efendi,
Sünbül Efendiye :
- Senin cenaze namazını papaza
kıldırtacağım, demiş.
Sünbül Efendi de, amin diye
dua ve istekte bulunmuş. Aradan epey bir zaman geçtikten sonra, Sünbül
Efendi, vefatına yakın bir zamanda mürüdlerini toplayıp şöyle bir
vasiyette bulunmuş:
- Evlatlarım! Ben yolcuyum.
Öteki aleme göçmek üzereyim. Vefatımdan sonra, musalla taşından
kaldırıncaya kadar zinhar ağlamayacak ve hiç kimseye haber
vermiyeceksiniz. Cenazemi Fatih camiine götürüp, namazımı da orada
kılacaksınız, demiş.
Sünbül Efendi buyurduğu gibi vefat
etmiş, sessizce techiz ve tekfin işi tamamlanıp Fatih Camiine
götürülmüş. o gün Osmanlı hanedanından da, bir kadın cenaze
bulunuyormuş ki, protokol icabı namazını da, Şeyhulislâm Ebussud Efendi'nin
kıldırması icap ediyormuş. Ebussud Efendi, önce erkek cenazenin, yani Sünbül
Efendinin namazını (bilmeyerek) kıldırmış, sonra da Sultan hanımınkini
kıldırmış. ağlama yasağı da kendilerinden o anda kalkan Sünbül
Efendinin müridleri de ağlamaya başlayınca, Şeyhülislam cenazenin kim
olduğunu sormuş, ama dünya sanki başına yıkılmış. Tabutun üzerine
kapanarak, ağlaya ağlaya Sünbül Efendiden af dilemiş. Büyük bir
pişmanlık duymuş ki, hemen tarikat erbabı zatların eteğine
sarılarak, inkar ettiği hakikatların savunucusu haline gelmiş. Rivayete
göre, müslüman cinnilere bile fetva verdiği için
<<Müftiyüssakaleyn>> ünvanını almış. (Rahmetullahi aleyhim)
Kaynak: Büyük Dini
Hikayeler,
İ.Sıddık İmamoğlu, Osmanlı Yayınevi