Fıkıh Köşesi

SERBEST PİYASA EKONOMİSİ VE NARH MESELESİ

Soru: "Günümüzde insan haklarına önem veren ve iktisadi meselelerini liberalizme göre düzenleyen ülkelerin kalkındığı görülmektedir. Serbest piyasa ekonomisine göre, malların fiyatlarına müdahale söz konusu değildir. (...) Bir mecliste; Resûl-i Ekrem (sav)'in narh koymadığı, buna mukabil bazı müctehid imamların 'maslahat için narh konulabileceğini' savundukları iddia edildi. Bunun sünnete muhalefet olup-olmadığı tartışıldı. (...) Kur'an ve sünnete göre, narh koymanın hükmü nedir? Tekellerin oluşması, hükme tesir eder mi? Narh konulabileceğini savunan fakihlerin ortaya koydukları delil nedir?"

CEVAP: Önce bir hususa işaret edelim. İslâm toplumunda iktisadi ilişkiler "meşrû sebeb ve karşılıklı rıza" esasına göre şekillenir. Kur'an-ı Kerim'de, "Ey iman edenler!.. Birbirlerinizin mallarını bâtıl sebeblerle yemeyiniz. Meğer ki (o mallar) karşılıklı bir rızadan (doğan) ticaret malı ola!.. ( O zaman yiyebilirsiniz) Kendinizi öldürmeyiniz. Şüphe yok ki Allah çok esirgeyicidir, merhametlidir" (En Nisâ Sûresi: 28-29) hükmü beyan buyurulmuştur. Bu âyette, karşılıklı rızanın (alıcı ve satıcı) esas olduğu belirtilmiştir. Fiyat tahdidi, taraf olmayan bir otoritenin (devletin) alıcıya ve satıcıya müdahalesidir. Hz. Enes b. Malik (ra) şöyle rivayet etmiştir: "İnsanlar Hz. Peygamberimiz (sav)'e müracaat edip, 'Ya Resûlallah!.. Fiyatlar çok arttı. Bizim için mallara narh koyunuz' dediler. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sav), 'Malların fiyatlarına narh koyan, bolluk ve darlık veren ve rızıkları yaratan Allahû Teâlâ (cc)'dır. Ben Rabbimin huzuruna öyle çıkmalıyım ki, hiç kimse benden mal ve can konusunda şikâyetçi olmasın' buyurmuştur."(1) İmam-ı Beyhaki, bu hadisi kaydettikten sonra, Hz. Ömer (ra)'in bir tatbikatını misal vermektedir: Hz. Ömer (ra) bir kuru üzüm satıcısına, "Fiyatını artırmasını veya malını başka bir yerde istediği fiyata satmasını" tavsiye etmiştir. Daha sonra, "Sana yaptığım bu teklif, bir emir değildir. Müslümanların iyiliğini istediğim için tavsiyede bulunuyorum. İyi düşün!.. Malını nerede istersen satabilirsin. Elbette malın fiyatını da sen belirlersin"(2) demiştir. Resûl-i Ekrem (sav)'in sünnetinden ve Hz. Ömer (ra)'in tavsiyesinden anlaşılan şudur: Ticari piyasaya müdahale etmek ve fiyatlara narh koymak doğru değildir. Cumhur ulemânın kavli budur. Sebebine gelince: İnsanların kendi malları üzerinde tasarruf hakkı vardır. Narh koymak, onların bu haklarını iptal etmeyi veya kısıtlamayı beraberinde getirir. Devletin fiyatları ucuz tutarak tüketiciyi gözetmesi veya fiyatları artırarak satıcının menfaatini ön plâna çıkarması, tartışmalara ve fesada sebeb olabilir. Fiyatlara müdahale etmemek, insanların maslahatlarına daha uygundur.
Tabiûn'dan Hz. Said b. Müseyyeb, Yahya b. Said El Ensari ve Rabi b. Abdurrahman gibi fakihler, "Ümmetin maslahatı ile tüccarların menfaatleri çatışırsa, ümmetin maslahatına binaen narh konabilir" demişlerdir. Tüccarlar kendi aralarında anlaşır ve fiyatlar yükseltilirse, narh konulabilir. Zira bu gibi hallerde; insanların maslahatını (zarûri olarak) dikkate almak gerekir. İmam Ebû'l Velid El Bâc, "Satıcının kazancına mani olunmaz. Fakat onun insanlara zarar vermesine de müsaade edilmez" (3) diyerek, genel bir kaideye işaret etmiştir. İmam-ı Malik ve İmam-ı Şafii, "Aşırı pahalılık döneminde narh koymanın (fiyat tahdidinin) caiz olduğuna" fetva vermişlerdir. İmam-ı Azam Ebû Hanife (rha), "Fiyatlara müdahale etmek (narh koymak) mekruhtur. Ancak tüccarlar, mallarının fiyatlarını artırmak hususunda kendi aralarında anlaşırlarsa, ilim sahibi kimselerin görüşüne başvurulur ve fiyat tesbiti yaptırılır. Temel gıda maddeleri ve hayvan yiyecekleri konusunda; gerekli istişare ve araştırma yapıldıktan sonra, fiyat tahdidine gitmekte beis yoktur"(4) diyerek, istisnai duruma işaret etmiştir. Resûl-i Ekrem (sav)'in ihtikar ile meşgul olanları uyardığı ve "Pahalılığa vesile olmak için fiyatlara müdahale eden kimseyi, kıyamet gününde, büyük bir ateşin üzerine oturtmayı Allahû Teâlâ (cc) üzerine almıştır"(5) buyurduğu malûmdur. Tüccarların kendi aralarında anlaşarak, fiyatları keyiflerine göre tesbit etmeleri (tekel oluşturmaları), fitneye ve fesada sebeb olabilir.
Resûl-i Ekrem (sav) döneminde; ticaret ile meşgûl olan sahabe, ihtikâr yapmadığı için, fiyat tahdidi (narh koyma) söz konusu olmamıştır. Tabiûn döneminde (bilha(s.a.v.)ıffin savaşından sonra) ortaya çıkan fitne, ihtikâr hadisesi gündeme girmiştir. Bazı müctehid imamların; belirli şartların tahakkuku halinde narh konulmasına cevaz vermeleri, sünnete muhalefet değildir. Sebebleri ve illetleri dikkate alarak, istisnai durumları beyandan ibarettir. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.

(1) Sünen-i Tirmizi- İst: 1401, C: 3, Sh: 605-606, K. Büyû: 73, Had. No: 1314.
(2) İmam-ı Beyhaki- Es Sünenû'l Kübra- Beyrut: ty, C: 6, Sh: 28 vd.
(3) Ebû'l Velid El Bâci- El Müntekâ- Beyrut: ty, C: 5, Sh: 18.
(4) Molla Hüsrev- Dürerû'l Hükkam- İst: 1307, C: 1, Sh: 322; ayrıca Şerhû Damad- C: 2, Sh: 548-549.
(5) İmam Ahmed b. Hanbel- El Müsned- İst: 1401, C: 5, Sh: 27.