Fıkıh Köşesi

TİCARETİN ŞARTLARI

Soru: "Bazı fıkıh kitaplarında "Rızk elde etmede en efdal olan yol cihaddır. Zira cihadda; İslam dinini aziz kılma ve ganimet elde etme ameli birleşmiştir. Bu sebeble kazancın en efdali ganimettir. Cihad'dan sonra efdal olan, ticaret ile meşgul olmaktır. Daha sonra ziraatle meşgul olmak ve diğer sanatlar gelir" deniliyor. Bu tasnifin zamana ve mekana göre değişebileceğini söyleyen alimler de vardır. (..) Peygamberimizin ticareti tavsiye ettiğini biliyoruz. Fakat günümüzde ticaret ile uğraşan kimselerin, ibadetlerini bile zamanında eda edemediğine şahit oluyoruz. Piyasada nakit para yerine, çek ve senet döndüğü için, birçok ihtilafın ortaya çıktığı malumdur. (..) Ticaret ile meşgul olan Müslümanların nelere dikkat etmeleri gerekir? Müslüman tüccarın vasıfları, nass ile belirtilmiş midir? Ticarette meşru sebebin ve karşılıklı rızasının önemi nedir? Haram veya şüpheli olan birşeyin alış-verişini yapmak caiz midir?"

CEVAP: Meseleye geçmeden önce bir hususa işaret edelim. Cemiyet halinde yaşayan insanlar; hizmet, menfaat, alış-veriş ve diğer hususlarda, birbirleriyle sıkı ilişkiler içerisindedirler. Alış-verişin bulunmadığı bir toplumu düşünmek mümkün değildir. Dolayısıyle her Müslümanın, alış-veriş hukuku ile ilgili ilimleri öğrenmesi zaruridir. İbni Abidin: "-Ticaret ile meşgul olan kimselerin alış-verişi öğrenmeleri farzdır. Ta ki sair muamelatta şüphelerden ve mekruh olan şeylerden korunabilsinler. Sanat sahipleri ve diğer herhangi bir işle meşgul olanlar da böyledir. Haramdan korunmak için onların da meşgul oldukları işin hükmünü bilmeleri farzdır" (1) diyerek, bu inceliğe işaret etmiştir. Mektubunuzda bahsettiğiniz musibetlerin asıl sebebi, farz-ı ayn olan ilimlerin ihmal edilmesidir. Bu tesbitten sonra "Müslüman tüccarın vasıfları, nass ile belirtilmiş midir?" sualinize geçebiliriz. Her Müslümanın temel hedefi; Allahu Teala (cc)'nın her emrini, emrettiği gibi yerine getirmek ve O'nun rızasını kazanmaktır. Dolayısıyle Müslüman; hevasına muhalefet edip, Allahu Teala (cc)'ya teslim olan mükellefin vasfıdır. Bu teslimiyetin temelinde; ilim, hesap gününe hazırlanma ve ihlas ön plandadır. Kur'an-ı Kerim'de: "(Öyle kimseler) vardır ki, ne bir ticaret, ne bir alışveriş (onları) Allahu Teala (cc)'yı zikretmekten, dosdoğru namaz kılmaktan, zekatı vermekten alıkoyamaz. Onlar kalblerin ve gözlerin (dehşetle) döneceği günden korkarlar" (En Nur Suresi: 37) hükmü beyan buyurulmuştur. Dolayısıyle mü'min bir tüccar; "zerre miktarı iyiliğin de, zerre miktarı kötülüğün de hesabının sorulacağı günü" asla unutmamak zorundadır. Ayrıca Resul-i Ekrem (sas)'in: "Emin ve sadık tüccar, kıyamet gününde şehidlerle beraberdir" (2) mealindeki müjdesine mazhar olabilmek için, gece-gündüz gayret sarfetmelidir. Mü'min bir tüccarın; gerek Allahu Teala (cc)'nın hukukunu muhafaza, gerek insanların haklarına riayet noktasında, hassasiyet göstermesi farzdır. Şimdi: "Ticarette meşru sebebin ve karşılıklı rızasının önemi nedir?" sualinize cevap vermeye gayret edelim. Kur'an-ı Kerim'de: "Ey iman edenler, birbirinizin mallarını bâtıl yollarla yemeyin. Meğer ki (o mallar), sizden karşılıklı bir rızadan (doğan) bir ticaret malı ola (o zaman yeyin). Kendi nefsinizi de öldürmeyin. Şüphe yok ki Allah sizi çok esirgeyicidir. Kim (helal hududlarını) aşarak ve zulüm yaparak bu amelleri işlerse, biz onu ateşe sokacağız. Bu da Allah için çok kolaydır." (En Nisa Suresi: 29-30) hükmü beyan buyurulmuştur. Ticari faaliyetin rüknü; meşru sebeb ve karşılıklı rızadır.
Müfessirler "Bir malın batıl yolla yenilmesinden murad, İslam'ın kat'i olarak haram kıldığı yollarla yenilmesidir" (3) hükmünde ittifak etmişlerdir. Bu yollara tevessül eden kimseler; geçici olan dünya hayatı için, ahiret hayatlarını tehlikeye atmış olurlar. Ticaretle meşgul olan bir mü'minin; üzerinde hassasiyetle duracağı ilk mesele, haram kılınan malların alış-verişini yapmamaktır. Allahu Teala (cc) bir şeyi haram kılınca, onun bedelini de haram kılar. Nitekim Resul-i Ekrem (sas) "Şarabla ilgili olarak" mü'minlere: "İçilmesini haram kılan Allahu Teala (cc) satılmasını da (alış-verişini) haram kılmıştır" (4) buyurarak, meselenin mahiyetini izah etmiştir. İslam uleması; şarap, domuz eti, kan, put ve bunun gibi haram maddelerin satışının batıl olduğunda ittifak etmiştir. (5) Şüpheli olan malların alış-verişini yapmamak müstehaptır. Ticaret ile uğraşan Müslümanların; iyilik ve doğruluk hususunda, hassasiyet göstermeleri gerekir. Resul-i Ekrem (sav)'in: "-Tacirler kıyamet gününde facirler olarak diriltilirler. Ancak Allahu Teala (cc)'dan korkan, iyilikten ve doğruluktan ayrılmayanlar müstesnadır" (6) buyurduğu malumdur. Meselenin özü budur. Birbirimize dua edelim.

(1) İbn-i Abidin- Reddü'l Muhtar - İst: 1982 C: 1 Sh: 40.
(2) Sünen-i İbn-i Mace-İst: 1401 C: 2, Sh: 726. Had. No: 2146 K. Ticaret: 1.
(3) İbn-i Kesir-Tefsiru'l Kur'an'il Azim-Beyrut: 1969 C: 1, Sh: 479. Ayrıca Mecmuatu't Tefasir-İst: 1979 C: 2, Sh: 57-58.
(4) İmam-ı Malik-El Muvatta-İst: 1401 C: 2, Sh: 846 K. Eşribe: 5.
(5) Şeyh Abdülgani El Meydani-El Lübab -Beyrut: 1400 C: 2, Sh: 24 vd.
(6) Sünen-i Tirmizi- İst: 1401 : 3 Sh: 515-516 Had. No: 1210