VATAN MESELESİ
- Ayrıntılar
- Kategori: Fıkıh Ansiklopedisi
- Gösterim: 1661
VATAN ÜÇE AYRILIR.
1. Aslî vatan: Bir kimsenin doğup büyüdüğü veya evlenip içinde yaşamak istediği veya içinde barınmayı kasd edip, başka yeri vatan edinmek istemediği yere "aslî vatan" denir.
2. İkâmet vatanı: Bir kimsenin doğup büyüdüğü, evlenip içinde sürekli yerleşmeye karar verdiği bir yer niteliğinde olmaksızın, yalnız içinde on beş günden fazla kalmak üzere yerleştiği yere de "ikâmet vatanı (vatan-ı ikâmet)" denir. Askerlik, öğrencilik, işçilik veya memurluk gibi hizmetler sebebiyle sürekli bir şekilde yerleşilmeyen beldeler on beş günden fazla kalmaya niyet edilmesi yüzünden "ikâmet vatanı" niteliğindedir.
3. Süknâ vatanı: Bir yolcunun, içinde on beş günden az oturmak istediği yer de kendisinin bir vatan-ı süknâsı olur. Bu sonuncuya itibar edilmez. Bununla ne aslî vatan ve ne de ikâmet vatanı değişmez. Böyle bir yolcu, hem yolculuk sırasında hem de on beş günden az kaldığı bu süre içinde "seferî" sayılır; Aslî veya ikâmet vatanlarına olan yolculukta ise yalnız yolculuk sırasında seferî hükümleri uygulanır. Bu vatanlara ulaşan kimse, orada "mukîm" sayılır.
Seferîlik konusunda bu vatanlar kendi misli ile veya üstü ile bozulur, aşağısı ile bozulmaz. Bu yüzden insanın asıl vatanı olan yer, diğer ikâmet ve süknâ vatanları ile bozulmaz. Yani vatan-ı ikâmette bulunan kimse vatan-ı aslîye dönmekle müsafir olmaz. İnsan doğup yerleştiği veya karısının yerleştiği yere varınca seferî olmaz. Sadece gideceği bu yer 90 km.'den uzakta olursa yolculuk sırasında seferî olur, fakat oraya varınca seferîliği kalkar.
Bir kimse yerleştiği yerden, yine sürekli olarak yerleşmek amacıyla başka bir yere giderse, gittiği yer vatan-ı aslîsi olur; birinci vatanı vatan-ı aslî olmaktan çıkar. Çünkü, Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) Mekke'ye gittiklerinde kendisini müsafir saymış ve "Biz seferîyiz" buyurmuştur (eş-Şevkânî, a.g.e., III, 270).
Vatan-ı aslî, vatan-ı ikâmetle bozulmaz. Doğduğu veya karısının bulunduğu yerden öğrencilik, askerlik, işçilik gibi bir amaçla on beş günden az kalmak üzere başka bir yere giden bir kimsenin önceki aslî vatanı nitelik değiştirmez. Oraya dönünce üç gün bile kalacak olsa seferî sayılmaz. Çünkü vatan-ı ikâmet, vatan-ı aslîyi bozmaz.
Bir kimse bir şehirde otururken ailesini nakletmeden başka bir şehirde de evlense, her iki şehir kendisi için asıl vatan olur. Hangisine gitse mukîm sayılır. Vatan-ı ikâmet ise, başka bir vatan-ı ikâmete gitmek veya oradan ayrılıp yolculuğa çıkmak yahut aslî vatana dönmekle bozulur. Yani vatan-ı ikâmetten ayrılan kimse, yeniden buraya döndüğünde on beş günden az kalacaksa seferî sayılır.
On beş günden az kalınacak yer olan vatan-ı süknanın bir önemi yoktur. Kişi orada seferî sayılır. Bu vatan, diğer vatan çeşitlerini değiştirmez. Kişi onbeş günden kısa süren ve 90 km.'den uzağa yaptığı tüm yolculuklarında, şehrin yerleşim alanları dışına çıktığı andan itibaren ve gittiği yerde seferî sayılır. Bu durum geri dönünceye kadar devam eder.
Cemaatle namâzda mukîm müsafire uymuşsa, müsafir iki rekat kılınca selâm verir, mukim selâm vermeyip namazı dörde tamamlar. Namazı dörde tamâmlarken hiç bir şey okumaz; çünkü namazın baş tarafını imamla kılmış ve farz kıraat yerine gelmiştir (İbnül-Hümam, I, 405; İbn Âbidîn, I, 733 vd.; Zeylaî, et-Tebyîn, I, 215).
VATAN-I ASLÎ
Kişinin asıl memleketi, insanın doğup büyüdüğü veya evlendiği ya da devamlı olarak kalmak için yerleştiği yer. Vatan-ı aslîye; vatan-ı ehlî, vatan-ı karar ve vatan-ı fıtrat da denilmektedir.
Kendi aslî vatanında olan bir kimseye mukîm * denilir. Bu kimse için yolcuya tanınan kolaylıklardan hiç birisi tanınmaz. Mukîm, namazını tam kılar, orucunu tutar, kendisine cuma namazı farz, bayram namazı ve kurban namazı vaciptir.
Vatan-ı asli, ancak başka bir vatan-ı aslî ile bozulur. Yani kişinin başka bir memlekete yerleşmesiyle onun vatan-ı aslîsi değişmiş olur. Meselâ; bir kimse doğup büyüdüğü yerden çıkar ve başka bir memlekete yerleşir de ömrünü bu yeni yerleştiği yerde geçirmeye niyet ederse, artık yeni yerleştiği yer onun vatan-ı aslîsi olmuş olur. Eski memleketi ise onun için vatan-ı asl olmaktan çıkar. Dolayısıyla böyle birisi eski memleketine geçici olarak gider de orada on beş günden daha az kalırsa orada misâfirdir. Misâfire ait olan kolaylıklardan yararlanır.
Temelli değil de iş icabı veya tayin dolayısıyla başka bir memlekette yaşayan, fakat orada yerleşip kalmak arzusunda olmayan kişi, sonunda asıl memleketine dönmek niyetinde ise, kendi asıl memleketi onun vatan-ı aslîsi olmaya devam eder (İbn Abidn, Reddü'l-Muhtar Mısır 1966, II,131, 132; Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm Büyük İslâm İlmihali, 231; Ayrıca bk. İlmihali, 231, 232). Seferilik, mad).
VATAN-İ ASLİ NE DEMEKTİR VE HÜKMÜ NEDİR ?
Şafii Mezhebine göre bir kimse 144 km veya daha fazla bir yolculuğa çıkarsa misafir sayılır.Dört rekatlı namazını kısaltıp ikiye indirebilir. Yine gitmek istediği yere vardığında da dört günden önce kalmaya niyet ettiğinde yine misafir sayılır. Ama yerleştiği yere varırsa veya 144 km.lik yolculuktan aşağı bir yolculuğa çıkarsa veya uzun bir yola çıkarsa,ama orada dört gün veya daha fazla kalmak isterse mukim sayılır,seferi namaz kılamaz.
Hanefi Mezhebine göre durum değişiktir,
Vatan üç çeşittir:
1-Vatan-ı aslıdır: Vatan-ı Asli bir insanın doğup büyüdüğü veya evlenip içinde yaşamak istediği veya yerleşip kalmak istediği yerdir.
2-Vatan-ıikamettir:Bu da yukarıda sayılan şeylerden birisi olmamakla birlikte bir misafirin on beş gün veya daha fazla bir süre kalmak istediği yerdir.Mesela ;Adanalı bir vatandaş İstanbula gidip ticaret veya okumak gibi bir iş için on beş günden fazla kalmak istediğinde İstanbul kendisi için Vatan-ı ikamet sayılır. Hem Vatan-ı asli de hemde vatan-ı İkamette seferi namaz söz konusu değildir.
3-Vatan-ı Sükna:Bir misafirin onbeş günden az kalmak istediği yerdir.Vatan-ı sükna da bulunan bir misafir seferde olduğu gibi seferi namazını kılacaktır.Buna göre yaklaşık olarak 85 km.likbir yola çıkan bir kimse giderken ve gelirken yolculuk esnasında seferi namazı kılacağı gibi varacağı yer vatan-ı asli ile ikamet olmadıktan sonra yine seferi namazı kılacaktır.
VATAN-I İKÂMET
Bir kimsenin kendi esas memleketinden ayrı olarak, on beş gün veya daha fazla kalmaya niyet ettiği yer. Vatan-i İkâmet'e; Vatan-ı Müstear ve Vatan-ı Hâdis de denilir. Meselâ, Ankaralı birisi İstanbul'a gider ve orada en az on beş gün veya daha fazla kalmaya niyetlenirse İstanbul bu kişi için Vatan-ı İkâmet olmuş olur.
Dinî görevleri yapma konusunda Vatan-ı İkâmet'le Vatan-ı Asl arasında fark yoktur. Yani Vatan-ı İkâmette olan kişi de misafire ait olan dinî kolaylıklardan yararlanamaz.
Vatan-ı İkâmet, başka bir Vatan-ı İkâmetle veya bir Vatan-ı Aslî ile bozulur. Dolayısıyla; bir memlekette on beş günden fazla kalan bir kimse, kendi memleketine veya yine onbeş günden daha fazla kalacağı bir yere gitse ya da kısa da olsa bir yolculuğa çıksa onun eski Vatan-ı İkâmeti değişmiş olur. Bu durumda olan kişi o eski Vatan-ı ikâmetine tekrar döner de orada on beş günden daha az kalırsa misafirdir. Dinin misafire tanıdığı kolaylıklardan yararlanır (İbn Abidin, Reddü'l-Muhtar, II,132; Ö. Nasûhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 231, 232, ayrıca bk. Mukîm mad.).
VATAN-I SÜKNÂ
Bir kimsenin on beş günden daha az kalmaya niyetlendiği memleket. Kendi memleketinden en az sefer mesafesi kadar uzakta olan başka bir yere gidip orada on beş günden fazla kalmayacak olan kişi için, bu memleket Vatan-ı Süknâ'dır. Gittiği yerde kaç gün kalacağı belli olmayan kişi orada on beş günden fazla kalacağı kesin değilse kaldığı müddetçe misafirdir.
Vatan-ı Süknâ'da bulunan bir kimse, dinimizin misafire* tanıdığı kolaylıklardan yararlanır. Dört rek'atli farz namazları iki rek'at kılar. Ramazanda oruç tutmayabilir. Kendisine cuma namazı farz değildir. Bayram namazı ve kurban da vacip değildir. Mest giyerse mestin üzerine üç gün mesh edebilir.
Vatan-ı Süknâ; başka bir Vatan-ı Süknâ ile, Vatan-ı İkâmetle ve Vatan-ı aslı ile bozulur (İbn Abidin, Reddü'lMuhtar, II,132; Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali)