Mehmet Emre Fetvalar

Şahitliği kabul edilmeyenler

2645 - Netice Fetvalarından: "Satış (muamelesi) şahitleri, satışın zaman ve mekânını bilmeseler, şahitliklerini kabule engel olmaz" (H.Ec. 2/41)
2646 - Abdürrahim Fetvalarından: "Çok söven kimselerin şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. 2/41)
2647 - Abdürrahim Fetvalarından: "Kuşbazın şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. 2/41)
Açıklama: Kuşbaz tabiri, ekseriyetle güvercin besleyenlere verilen bir isimdir. Bu kuşları beslemede güdülen hedef, çok kere, kuşları vasıta kılarak kumar oynamaktır. Bu durumu alışkanlık haline getiren, boş zamanlarında kuş uçuran ve başka kuşları, elindeki kuşların oyunbazlıkları ile kendi kümesine çekip onlara sahip olmaya kalkan insan fısk ile mevsuf olur. Bu sebeple, kuşbazarın şahitlikleri makbul olmaz.
2648 - Abdürrahim Fetvalarından: "Sığır kasabı olup daima hayvanlara galiz sövmeler yapan Zeyd'in şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. 2/42)
2649 - Behce Fetvalarından: "İslâm'ın şartlarını bilmeyen kimsenin şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. 2/42)
2650 - Ali Efendi Fetvalarından: "Küçük çocuğun şahitlik yapması makbul olmaz. Fakat küçük yaşta iken şahitlik alıp, ergenlik çağına ulaştıktan sonra şahitliği yapsa makbul olur" (H.Ec. 2/41)
2651 - Abdürrahim Fetvalarından: "Dilsizin şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. 2/41)
Açıklama: Dilsizin kendi şahsı ile ilgili akdi makbul ise de, başkası ile alâkalı hususlarda şahitliği muteber görülmemiştir. Zira iki tarafın beyanını duymadığı ve ifadeye muktedir olamadığı için, sadece işareti şahitlik için yeterli görülmemiştir.
2652 - Behce Fetvalarından: "Rehinde şahitlik yapanlar, borcun miktarını bilmeseler şahitlikleri makbul olmaz" (H.Ec. c. 2/41)
Açıklama: Borç alma işinde, alacaklı kişiyi itimat telkin edebilmek için, emaneten verilen şeye rehin denir. Borç ödenesiye kadar o şey alacaklının yanında kalır. Şahitlerin rehin hususundaki sözlerinin geçerli olması, bırakılan rehin ile borcun miktarını bilmesine bağlıdır. Meselâ üç koyun, beş sığır ve yedi sarı lira gibi miktarları bilip ifade edebilmelidir.
2653 - Behce Fetvalarından: "(Fıskını) açığa koyan bir fasıkın şahitliği makbul olmaz"
Açıklama: Bir kimse, dinimizin yasakladığı bir şeyi açıktan işliyorsa, onun günahkârlığı iki kat olur: Biri, işlediği hata; diğeri ise onu açığa koymasıdır. Zira onu gören diğer kimseler de o işi yapmaya cür'et gösteriler.
2654 - Behce Fetvalarından: "İhtiyacı olmadığı halde dilenip devşiren kimsenin şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. c. 2/42)
Açıklama: İslâm'da dilenmek, ancak evinde bir günlük yiyeceği kalmayan kimseye mubah olur. İhtiyacı bulunmadığı halde dilenen bir kimsenin, dinimizin bu husustaki hükmünü dikkate almaması, İslâmi mes'elelerdeki "Laubali"liğini belgelemiş olur. İkinci bir husus da, bu derece menfaat düşkünü olan bir kimse, para için şahitlik yapma töhmeti altında bulunmaktadır. Bu durumları dikkate alan İslâm, zengin olduğu halde dilenen kimsenin şahitliğini makbul tutmamıştır.
2655 - Behce Fetvalarından: "Cemaatle namazı, dini bakımdan meşru görülecek bir tevili olmaksızın terk etmeyi alışkanlık haline getiren kimsenin şahitliği dinen makbul olmaz" (H.Ec. c. 2/41)
2656 - Behce Fetvalarından: "Satranç ve tavla ile kumar oynayan kimsenin şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. 2/42)
Açıklama: İslâm dini, kumarı kesinlikle haram kılmıştır. İki tarafın bir menfaat ortaya sürmek suretiyle oynayacakları şey kumardır. Bunda vasıta ve alet ne olursa olsun hüküm aynıdır. İster satranç, ister dama ve tavla, isterse başka bir şey olsun.
Bu haramı irtikap kabul eden kimse, Allah'ın (cc) yasakladığı bir hükme itaat etmediğinden, İslâm dini onun şahitliğini muteber tutmamıştır.
2657 - Abdürrahim Fetvalarından: "Şahitlerin yalan beyanda bulundukları sabit olsa, kendilerini halka teşhir etmek suretiyle tazir ile cezalandırmak gerekir" (H.Ec. 2/41)
Açıklama: İslâm hukukunda işlenecek suçlar için konulmuş belirli cezalara "hadd" adı verilmektedir. Cezası belirtilmeyen suçların tecziyesi, hakimin takdir ve tesbitine bırakılmıştır. Bunlar, şahsın içtimai durumuna göre ve suçun mahiyeti dikkate alınarak hakim tarafından tayin edilip suçlunun tecziyesine gidilir.
Yalan şahitliği yapan bir kimsenin, halka teşhir suretiyle cezalandırılmasına işaret eden bu fetva, o kimsenin halk tarafından tanınmasını ve şahitlikte makbul bir kimse olmadığının bilinmesini hedef tutmuştur.
2658 - İbni Nüceym Fetvalarından: "Bir Müslümanın gayrimüslime dünyevi düşmanlığının olması, şahitliğinin kabul olmasına engel olur" (H.Ec. 2/40)
Açıklama: Bu engel, aradaki din farkından değil, dünya ile ilgili bir düşmanlığının bulunmasından kaynaklanmaktadır.
2659 - Abdürrahim Fetvalarından: "Ücretle şahitlik edenlerin şahitliği ile verilmiş hüküm olmaz" (H.Ec. 2642)
2660 - Ali Efendi Fetvalarından: "Gözleri görmeyen bir kimsenin şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. c. 2/43)
Açıklama: Gözü görmeyen bir kimse, bir vak'anın meydana gelişini göremediği için, sadece kulak yolu ile veya başkasının anlatması ile duygularına dayanarak şahitik yapamaz.
Şahitlik, bir kimsenin lehine veya aleyhine verilecek bir hükümde kararın dayanağını teşkil edecek hususlardandır. Bu cihetle, belgeler şüpheli olmaktan uzak, bilgiler kesin ve ifadelerin açık olması gerekir. Gözü görmeyen bir kimsenin edindiği bilgiler, başkasının konuştuğu şeyler olmakta ve bir hadisenin açıklık kazanmasında yeterli görülmemektedir.
2661 - Netice Fetvalarından: "Evlâdın anne ve babası için şahitlik yapması makbul olmaz" (H.Ec. 2/44)
2662- Abdürrahim Fetvalarından: "Zeyd isimli kişinin iddiasına amcaları şahitlik yapacak olsa makbul olur" (H.Ec. 2/42)
2663 - Abdürrahim Fetvalarından: "Kocanın karısı lehine şahitlik yapması makbul olmaz" (H.Ec. 2/42)
2664 - Abdürrahim Fetvalarından: "Rüşvetle şahitlik yapanların şahitlikleri makbul olmaz" (H.Ec. 2/42)
2665 - Abdürrahim Fetvalarından: "Evvelce Zeyd'in evinde bekçilik yapan bir kimse, Zeyd için şahitlik yapacak olsa, makbul olur" (H.Ec. c. 2/42)
Açıklama: Şahitlik yapma zamanından önce, bir kimsenin evinde bekçi olması ve fakat sonra ayrılmış bulunması, o şahsın şahitliğini engelleyen bir sebep değildir. Yeter ki başkaca mani bir hali bulunmasın.
2666 - Feyziye Fetvalarından: "Borçlunun alacaklı şahıs için şahitlik yapması makbul olur" (H.Ec. 2/42)
2667 - Feyziye Fetvalarından: "Cemiyetlerde "rakkas"lık edenlerin şahitlikleri makbul olmaz" (H.Ec. 2/42)
Açıklama: Bu gibi oyunları kendine meslek edinen kimseler şahitte aranan ciddiyetten uzak bulunmaktadır. Bu sebeple şahitlik yapmaları İslâm hukukunda makbul tutulmamıştır.
2668 - Ali Efendi Fetvalarından: "Adil bir hamalın şahitliği makbul olur" (H.Ec. c. 2/43)
Açıklama: İslâm dini, hamallık ile ev idaresini temin etmeyi küçümsememiştir. Her ne kadar halkın işlerinde ve hizmetlerinde çalışmakta ise de onun şahitliği makbul ve ifadesi muteberdir. Fakat günah yükü taşıyanların pek çoğu, bu salâhiyetten mahrum ve şahitlik yapmaktan memnudurlar.
2669 - Ali Efendi Fetvalarından: "Yalan söylemekle tanınan bir kimsenin şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. 2/45)
Açıklama: Şahitlik, son derece doğruluk isteyen bir iştir. Yalancı olarak tanınan bir kimsenin beyanı, hükme dayanak olmaz. Bu sebeple yalancının şahitliği geçerli değildir.
2670 - Ali Efendi Fetvalarından: "Müdmin-i hamr olanın şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. 2/45)
Açıklama: Devamlı içki kullanan bir kimsenin dimağı, içkinin tesiri altında kaldığı için, mes'eleleri vuzuhla tayin ve izah etmekte acze düşer. Bir de içki haram bulunduğundan, onu içen kimsenin fısk ile ithamına sebep olur. Bu cihetle devamlı içki kullananın şahitliği, İslâm hukukunda makbul sayılmamıştır.
2671 - Ali Efendi Fetvalarından: "Namazı terk etmeyi âdet haline getiren kimsenin şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. 2/45)
Açıklama: Namaz, Allah Teala'nın en mühim emirlerindendir. Onu bırakmayı âdet haline getirmiş bir kimsenin, fasık olması, Allah (cc) korkusundan sıyrılması ve vicdani duygularının zayıflaması sebebiyle şahitlik yapması makbul tutulmamıştır.
2672 - Ali Efendi Fetvalarından: "Faiz yemeyi âdet edinen kimsenin şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. c. 2/45)
2673 - Ali Efendi Fetvalarından: "Şahitlerin şahitlik yapmalarında, kendileri tarafından ödenmesi gerekli bir şeyi uzaklaştırmak düşüncesi olunca şahitlikleri makbul olmaz" (H.Ec. 2/46)
2674 - Ali Efendi Fetvalarından: "Zina iftirasında bulunmaktan dolayı ceza almış kimsenin şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. 2/45)
2675 - Behce Fetvalarından: "Ölüm hadisesinde şahitlik yapanlar, öldürme aletinde ihtilâf etseler şahitliklerini kabule engel teşkil eder" (H.Ec. 2/44)
2676 - Behce Fetvalarından: "Öldürmenin sübut bulmasında, işitmekle şahitlik makbul olmaz" (H.Ec. 2/44)
2677 - Abdürrahim Fetvalarından: "Bir öldürme hadisesine şahitlik yapanlar, hadisenin vuku bulduğu yer üzerinde ihtilâf etseler makbul olmaz" (H.Ec. 2/43)
2678 - Netice Fetvalarından: "Zeyd'in kendi kendini yaralayıp öldürdüğü meşhur ve tevatür derecesine ulaşmış iken, varisleri bir başkasından dava edip delil göstermeye kalkışsalar, makbul olmaz" (H.Ec. 2/47)
Açıklama: Meşhur ve mütevatir bir hadise karşısında varislerin mücerred bir iddiada bulunmaları, bir garaza dayanır, böyle olunca da iddiaları geçerli olmaz.
2679 - Ali Efendi Fetvalarından: "Borçlunun, alacaklıya borcunu ödediğine dair iddiasına, bu borca kefil olanların şahitlik yapmaları makbul olmaz" (H.Ec. c. 2/47)
Açıklama: Kefilin bu hususta şahitlik yapması, kendi aleyhine olabilecek durumu önleme vehmini uyandırdığı için makbul sayılmamıştır.
2680 - Ali Efendi Fetvalarından: "Nasraniler, bir nasrani için "İslâm dinini kabul etti" diye şahitlik yapsalar makbul olmaz" (H.Ec. c. 2/47)
2681 - Ali Efendi Fetvalarından: "İki şahitten her biri iddia olunan şeyin miktarında ihtilâf etseler, şahitlikleri makbul olmaz" (H.Ec. c. 2/48)
Açıklama: Şahit, davaya ışık tutması için gösterilmektedir. İki şahidin dava ile alâkalı hususta değişik beyanda bulunmaları, davaya açıklık kazandırmaz ve bilâkis zan altına iter. Bu sebeple her iki şahidin beyanları makbul sayılmaz.
2682 - Ali Efendi Fetvalarından: "Şahidin şahitlik yapmasında mal ve menfaat elde etmek gayesi olunca şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. 2/46)
Açıklama: Şahitlik, Allah (cc) için ve bir hakikatin ortaya çıkması düşüncesi ile yapılır. Bir menfaat temin etme düşüncesi ortaya çıkınca şahitlikte halkın inhiraf ihtimali belirir. Bu sebeple şahidin bir menfaat elde etme düşüncesinden uzak bulunması lâzımdır.
2683 - Netice Fetvalarından: "Eskiden beri Zeyd'in değirmenine akan ve bu şekilde meşhur hale gelen bir nehrin suyu hakkında, Amr, "Benim tarlama akardı" diyerek meşhur olanın aksine şahit dikecek olsa, makbul olmaz" (H.Ec. c. 2/47)
2684 - Ali Efendi Fetvalarından: "Ortaklardan birinin, şirket malından olup başkasının üzerinde bulunan alacak iddiasına diğer ortak şahitlik etse makbul olmaz" (H.Ec. 2/47)
2685 - Behce Fetvalarından: "Cüzzam hastalığına tutulmuş olan adil kimsenin şahitliği makbul olur" (H.Ec. 2/42)
2686 - Netice Fetvalarından: "Matuhun aklı gelgeç olup ne söylediğini bilmeyenin şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. 2/42)
Açıklama: Kâh deli kâh akıllı demek olan "Matuh", ne yaptığını tayinde şaşkın ve zararı kârdan ayırt edecek kabiliyetten uzak bulunan bir kimsenin şahitlik yapması, İslâm hukukuna göre makbul sayılmamıştır.
2687 - Ali Efendi Fetvalarından: "Alacak davasında şahitler para verirken görmedik, fakat bildiğimiz var deseler şahitlikleri makbul olmaz" (H.Ec. c. 2/42)
2688 - Behce Fetvalarından: "Üzerine hac farz olup hac vazifesini ifa etmeyen kimsenin şahitliği makbul olur" (H.Ec. c. 2/42)
2689 - Behce Fetvalarından: "Kendisinden kelime-i küfür sadır olan kimse, tecdid-i iman etmedikçe şahitliği makbul olmaz" (H.Ec. c. 2/42)