Emanet ve Ehliyet
EZÂN-I MUHAMMEDI'NIN MESRU OLMASI
- Ayrıntılar
- Kategori: Emanet ve Ehliyet
- Gösterim: 3395
420 Ezân'in lûgat manasi "bildirmek, ilam etmek" demektir. Islâmi istilâhta: Özel bir sekilde namazin vaktini bildirmektir. "Ezân"; hususi sözlere verilen isimdir.(63) Ezân arapça'nin disinda (Farsça, Türkçe, Ingilizce vs.) hiçbir lisanla okunamaz. Feteva-i Kadihan'da da böyledir. Zahir ve sahih olan da budur. Cevheretü'n Neyyire'de de böyledir.(64) Dolayisiyla baska lisanlarla namaz vakti ilân edilse, duyanlar üzerine namaz vacib olmaz. Imam-i Merginani: "Ezân bes vakit farz namazlar ve Cum'a namazi için sünnettir. Bunlardan baskasi için degildir. Zira bu hususta mütevatir haber varid olmamistir. Ezânin sifati ise bilinmektedir. Bu Cebrail'in okudugu ezân gibidir"(65) hükmünü zikretmektedir. Ibn-i Abidin; "Günah hususunda ezân vâcib gibidir. Hatta bazilari ona vacib demislerdir. Çünkü Imam-i Muhammed (rh.a): "Bir belde halki Ezâni okunmamak için ittifak etse, ezân için onlarla harb ederim. Onu bir kisi terk etse kendisini döver ve hapsederim" demistir. Ekseri ûlema ezânin sünnet oldugunu tercih etmislerdir. Ezân için harb edilmesi, dinin alâmetlerinden oldugu içindir. Dinin nisani sayilan bir seyi terk etmek, açik açik dinle alay olur"(66) buyurmaktadir.
421 Ezân'la birlikte ele alinmasi gereken bir vecibe'de "ikamet"tir. Ikamet'te; bes vakit namaz ve Cum'a namazinin sünnetidir. Yalniz "Hayye ale'l felâh"tan sonra iki defa "Kad kameti's salâh" denir.(67)