Emanet ve Ehliyet

NİKÂH'IN SIFATI

1087 Dürri'l Muhtar'da: "Nikâh tevakan (şiddetli şehvet) halinde vacip olur. Nikâhlanmadığı takdirde yüzde-yüz zina edeceğini bilirse farz olur. (Nihaye). Bu mehir ve nafakaya malik olduğuna göredir. Aksi takdirde (Mali durumu yerinde değilse) terkinden dolayı günahkâr olmaz. (Bedai). Esas kavle göre, itidal halinde "Sünnet-i Müekkede" olur ve terkinden dolayı günaha girer. Namuslu olmayı ve çocuk doğurmayı niyet ederse sevab kazanır. İtidalden murad; cimaya, mehir ve nafakayı vermeye kadir olmaktır. Mehir sahibi vacib olduğunu tercih etmiştir. Çünkü, Peygamber (sav) nikâhlı olmaya devam buyurmuş, ondan yüz çevireni inkar etmiştir"(17) hükmü kayıtlıdır. Fetava-ı Hindiyye de; "Nikâh itidal halinde müekked sünnettir. İhtiyaç halinde (Şiddetli şehvet duygusu bulunduğu durumda) evlenmek ise farzdır. Zulüm ve korku (kul hukukuna riayet edememe) halinde nikâhlanmak mekruhtur. El İhtiyar Şerhû'l Muhtar'da da böyledir"(18) denilmektedir.

 1088 Mali durumu yeterli olmayan veya aile hukukunu koruyamayacağı hususunda endişeye kapılan kimsenin evlenmesi mekruhtur. İbn-i Nüceym, "Zinadan korunmanın farz olduğunu;" esas olarak: Evlendiği takdirde zinadan korunacağı, aksi takdirde zinaya düşeceği zann-ı galib'le sabit olan kimse, aile hukukuna riayet edemeyeceği ve eşine cefa edeceği korkusu bulunsa bile evlenmesi gerekir"(19) hükmünü zikreder. Ancak, evlenmese dahi, "Zina'ya düşmeyeceğini" bilen ve evlendiği takdirde yüzde yüz zulmedeceğini hisseden kimsenin evlenmemesi esastır.(20) İbn-i  Abidin: "Çünkü, nikâh ancak nefsi iffetlendirmek ve savab kazanmak gibi yararlarından dolayı meşru olmuştur. Kadına zulmetmekle ise günaha girer; haram fiilleri irtikab eder. Böylece bu zararlıların üstün gelmesiyle yararlı tarafları yok olup gider... Zahire bakılırsa, sünneti yerine getirmek maksadıyla değil de, mücerred şehveti gidermek niyetiyle evlenir ve birşeyden korkmazsa, bundan sevap kazanmaz. Çünkü sevap ancak niyetle kazanılır. Binaenaleyh bu nikâh mübahtır. Nasıl ki şehvetini gidermek için cima etmek de böyledir. Lakin Resûlullah (sav)'a: "- Bizden birimiz şehvetini gideriyor. O halde ona nasıl sevab veriliyor?" diye sorulduğunda, şu manada bir cevap vermiştir: "- Ne dersin, şehvetini haramla giderse idi, cezalandırılmayacak mı idi". Bu cevap  mutlak olarak sevab verileceğini ifade etmektedir. Meğer ki, "Hadisten murad, nefsin iffetini korumak için şehvetini gidermektir" denile!.. Eşbah sahibinin açıkladığına göre, nikâh sünnet-i müekkede'dir. Binaenaleyh niyete muhtaçtır. Sonunda şöyle denilmiştir: "Mübah fiillere gelince; niyetine göre bunların sıfatları değişir. Bunlardan ibadete kuvvet kazanmak veya ibadetlere erişmek kastedilirse ibadet olur. Yemek, uyumak, mal kazanmak ve cima etmek kabilindendir. Sonra Fetih sahibinin şunları söylediğini gördüm: "Evvelce söylemiştik ki; nikâh bir niyetle yapılmazsa mübah olur. Çünkü bu takdirde ondan maksat mücerred şehveti gidermek olur. Adeten esası ise bunun hilafınadır. Bende derim ki: Onda fazilet vardır. Şu cihetten ki, o kimse meşru olmayan bir yoldan şehvetini giderebilirdi. Bazen bundan meşakkatler lazım geleceğini bildiği halde nikâha dönmesinde günahı terk kasdı vardır."(21) hükmünü beyan ediyor.