Emanet ve Ehliyet

CİNSİ İKTİDARI OLMAYAN (CİM'A EDEMEYEN) KİMSE İNNİN:

1209 :  Tenasül uzvu olduğu halde (cinsi iktidarı olmayan ve) kadınlarla cima edemeyen kimseye innin denir.(282) Hanefi fûkahası: "Bir kadın; kocasının innin olduğu iddiası ile "Ulû'lemr'e" veya "Kadı'ya" müracaat edebilir. Bu müracaatında ayrılmayı taleb ederse; Kadı (Şer'i şerifle hükmeden hakim) kocaya karısı ile cim'a edip-edemediğini sorar, eğer koca cim'a edemediğini ikrar ederse, kocaya bir yıl müddet tanınır. Zira mevsimlerin cim'a etme üzerinde etkileri mevcuttur. Bir yıl içerisinde; cinsi iktidarında herhangi bir değişme olmaz ve cim'a edemezse, aczinin asıl bir afet olduğu anlaşılır ve kadı; ayrılığa hükmeder. İşte bu hüküm "Talak-ı Bain" mahiyetini taşır."(283) hükmünde ittifak etmiştir. Feteva-ı Hindiyye'de: "Bir yıl mühlet vermenin başlangıcı, kadının müracaat ve dava tarihidir. Tecil yalnız kadı'nın (şer'i şerifle hükmeden hakimin) mukim olduğu şehirde geçerlidir. Kadı'nın haricinde, başkasının teciline (bir yıl mühlet vermesine) itibar edilmez. Zahiri'r rivaye'de kameri yıl esastır. Sahih olan da budur. Hidaye'de de böyledir. İmam-ı Azam Ebû Hanife (rh. a)'den Hasan'ın rivayetine göre, itibar güneş yılına göredir. Güneş yılı, kameri yıldan bir-kaç gün fazladır. Şemsü'leimme Serahsi itiyad olarak, bu rivayeti esas almıştır. Cumhur'un görüşü de budur. Mebsut'ta da böyledir. Fetva'da bunun üzerinedir. Güneş yılı; 365 gün, bir de günün dörtte biri ile günün yüzyirmide bir parçasıdır. Kameri yılı ise, 354 gündür. Kafi'de de böyledir. Mücteba'da; "Şayed tecil ay içine rastlarsa, itibar senenin günlerinin sayısınadır" denilmiştir. Fetva'da bunun üzerinedir. Fetava-ı Kübra'da da böyledir. Kocanın hacc yolunda harcadığı veya gaib olduğu günler hesaba dahildir. Fakat kadın hacca giderse veya gaib olursa, bu günler hesaba dahil edilmez. Tebyin'de de böyledir."(284) hükmü kayıtlıdır.

 1210 Kadının; şer'i devlete, kocasının innin olduğunu ve bu sebeble ayrılmak istediğini beyan etmesi vacib değildir. Zira cim'a istifadesi kendi hakkıdır. Ancak böyle bir durumda, kadından zulmü defetmek için kocanın ya tedavi olması veya tedavisi mümkün değilse boşamasıdır. Çünkü "cinsi acziyyet" meşru boşama sebebidir.(285)

 1211 Eğer kocanın tenasül uzvu kesikse (Mecbub); karısının "Ulû'lemr'e" veya "Kadı'ya" müracaatı ve ayrılığı talep etmesi halinde, araları derhal ayrılır.(286) Zira bu gibi durumlarda; bir yıl mühlet verip, denemekte fayda yoktur. Hayaları kesilen buruk (enenmiş) kimsenin durumu ise farklıdır. Tıpkı inninde olduğu gibi bir yıl mühlet tanınır. Zira bu süre içerisinde cinsi temas yapabilme imkânı mevcuttur.(287) Fakat her  halûkarda; velâyet hakkı olan kimse (Ulû'lemr veya Kadı) ayrılmalarına hükmedebilir.(288)

 1212 Şafii fûkahası Resûl-i Ekrem (sav)'in: "Cüzzamlı olan kimseden, arslandan kaçtığın gibi kaç" hadis-i şerifi esas alınarak; hissen ve teb'an cima istifadesine engel olan her hastalık halinde nikâhın feshinin mümkün olduğunu esas almıştır.(289)  Ancak karar yetkisi; "Ulû'lemr'in" veya Kadı'nındır.

 1213 Eğer koca delirir veya cüzzam hastalığına tutulur veya baras illetine mübtela olursa; İmam-ı Azam Ebû Hanife (rh.a) ve İmam-ı Yusuf'a (rh.a) göre kadına, ayrılma hususunda muhayyerlik hakkı yoktur. İmam-ı Muhammed (rh.a) ise; "Kadının zararını defetmek için, bu gibi hallerde muhayyerlik sözkonusudur" hükmünü beyan etmiştir.(290) Dikkat edilirse bütün bunlar; istisnai durumlardır. Ulû'lemr'in veya Kadı'nın; mü'minler üzerinde velâyeti (Velilik hakkı) mevcuddur. Nikâh akdinden sonra ortaya çıkan her türlü noksanlık veya bozukluk halinde; hem erkeğin, hem de kadının şer'i devlete müracaat hakkı vardır. Nitekim erkek, kadının mehrini vermediği zaman, şer'i şerifle hükmeden kadı (Hakim); erkeği, mehri verinceye kadar hapseder!..

 1214 Cinsi iktidarı olmayan kimsenin (İnnin'in) veya tenasül uzvu kesik olan erkeğin, halveti sahihtir. Dolayısıyle kadın "halvet-i sahiha" sebebiyle mehrinin tamamını alır ve itiyaden iddet bekler.(291)

 1215 Bir kadın, "Ulû'lemr'e" veya "Kadı'ya" müracaat ederek, kocasının innin olduğunu ve ayrılmak istediğini beyan eder; kocası da aksini iddia ederse durum ne olacaktır? Bu gibi hallerde şer'i şerifle hükmeden kadı; erkeğe yemin teklif eder!.. Eğer erkek; şartlarına uygun şekilde "Yemin" ederse, kadı bunu tasdik eder ve aralarını ayırmaz!.. Ancak kadın "Bakire" ise; mütehassıs olan kadınlardan "ehl-i hibre" tayin edilir.