Çocuk, gönüllerin
meyvesi, ruhların sevgilisi, yurdun-yuvanın nur yüzlü meleği, anne ve babanın
ise göz nuru,
gönül neşesidir.
Çocuğun en güzel
tarifini, Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle yapıyor: "Çocuklar yeryüzünde gezen
çiğerlerimizdir."
(M. Arif, 1001 Hadis; 640 no'lu H.)
Çocuk Cenab-ı Hakk'ın kullarına nazlı bir hediyesi, güzide bir emaneti ve kudsi bir vediasıdır.
Çocuk, safiyetin sembolü, iyilikler, ihsanlar ve lütufların mazharıdır.
"Dünya, bizim ebedi
âleme geçişimizi sağlayan bir köprüdür. Hayat, bir çok imtihanlarla doludur.
İmtihan unsurlarından birisi sayılan çocukların ise, hayatımızda ayrı bir
yeri vardır. Evet, insan için tamamen farklı bir nimet
ve aynı zamanda tamamen farklı bir imtihandır
çocuklar.
Çocuk kimin emanetidir?
Elbette ki çocuk,
Allah'ın insana vermiş olduğu bir emanettir. Şayet ona iyi bakılır, terbiyesi
iyi verilir ve faydalı bir insan olarak yetiştirilirse; imtihan kazanılmış
olur. Ancak, insan, sadece nefsaniyeti adına ve kendisinden bir parça
olması mülahazasıyla ona bakar ve bundan zevk
duyarken de Allah'a sunması gereken sevgiyi tamamen çocuğa sevkederse;
"bir kalpte iki Sultan olmaz" düsturunca, imtihan kaybetmiş sayılır.
Bir ayet-i kerimede,
dünya malı da çocuklarla birlikte imtihan vesilesi olarak zikredilmiştir.
"Mallarınız ve çocuklarınız bir fitne (imtihan)'dır.
Allah onlarla sizi imtihan etmektedir. Allah ise, işte büyük ödül O'nun
yanındadır.(Kim Allah sevgisini mal ve evlat sevgisinden üstün tutarsa
o, Allah'ın yanında mükafata erişir."
(Teğabün suresi, 64/15).
Bu ayetin ifade
ettiği hakikate göre herşeyde Allah'ın rızasını aramak ve O'na yönelmek;
diğer şeyleri de tali olarak kabullenmek icab etmektedir. Yalnız böyle
bir davranış, dünyayı ve evlad-ü iyali tamamen terketme demek değildir.
Bilakis bütün bunlara, onların sahibi adına, tam anlamıyla sahip çıkmak
bir ibadettir. Bu açıdan insan, kendisini bir emanetçi gibi görebilir.
Bu itibarla da, Allah'ın kendisine emanet olarak verdiği diğer nimetlerle
birlikte evlad-ü iyale de sahip çıkmalı ve kendisine verilen bu emanete
hiyanet etmemelidir." (28.01.1996; Akademi sayfas? / Zaman gazetesi).
Dünyanın her yerinde
çocuklar birbirine benzer. Fakat anne ve babaları, yakınları, çevrenin
kültürel farklılıkları
onları birbirinden ayırır.
Çocuklar, doğdukları
ve yetiştikleri çevreye göre farklı örf-adet, inanış, giyim, kuşam, iyi,
kötü,
doğru, yanlış, güzel, çirkin gibi değer yargılarına
sahip olurlar.
Çocuk başıboş bırakılmamalı
ve yanlış telkinlere terkedilmemelidir. Aksi halde iş işten geçmiş
olabilir.
Fena terbiyeye maruz kalan bir çocuk, bu durumların tahripkâr tesirlerini ömrü boyunca hisseder.
Çocuk bugünün küçüğü,
yarının büyüğüdür. Çocuk her milletin geleceğidir. Çocuk yarınların teminatıdır,
güvencesidir.
Annelerin, babaların gelecekleri iyi ve faydalı çocuk yetiştirmeleri ile teminat altına alınır.
Ağacın nesli ve nev'inin devamı çekirdeği ve tohumu ile mümkün olduğu gibi, insanın neslinin ve türünün devamı da ancak çocuk ile mümkündür.
Milletlerin zeval bulmaması, çocuklarını yabancı ellere ve yabancı kültürlerle terketmemeğe ve onların özlerini korumaya bağlıdır.
Çocuklar asla küçük
görülmemelidirler. Onlar katiyyetle hafife alınmamalıdırlar. Çünkü çocuklar
millet hayatı için
en mühim unsurdurlar.
Anasayfaya dön | Konulara dön |
Sadakat.Net©İslami web hizmetleri |